[sıfat]

• Bitkin

  Şimdi kadının argın, uçuk benzi, yorgun, düşük kımıldanışı daha ziyade görünüyordu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

• Zayıf

• Beceriksiz

[sıfat]

[halk ağzında]

• Ünlü, meşhur

[sıfat]

[halk ağzında]

• Cılız, zayıf, hastalıklı

• Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun

[isim]

[bitki bilimi]

• Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)

[isim]

• Konya iline bağlı ilçelerden biri

[sıfat]

• Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan

[zarf]

• Gücenmiş, gönlü kırılmış bir durumda

  Kırgın, usangın kalktı sabahın er saatlerinde. - Abbas Sayar

[isim]

[halk ağzında]

• Toplu ölümlere yol açan bulaşıcı hastalık

[sıfat]

• Uygulamalı

[zarf]

[halk ağzında]

• İçten, yürekten

[sıfat]

• Çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşünceye dalan

  Kendi kendine mırıldanır gibiydi, dalgındı. - Tarık Buğra

• Dikkatini belirli bir konu üstünde toplayamayan

[zarf]

• Kendinden geçmiş bir durumda

  Bir süre susuyor, sonra dalgın konuşuyor. - Ahmet Ümit

[sıfat]

• Darılmış olan, küs, küskün

  Hasan Ağa büyük oğlu ile dargındı. - Sait Faik Abasıyanık

• Soğuk, ilgisiz

  Annem, bahçe kapısında beni iki dargın kelime ile karşıladı. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

• dargın durmak

[isim]

[halk ağzında]

• Gebe deve

[sıfat]

[halk ağzında]

• Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)

• Çekingen, ürkek

• Üzgün, düşünceli

[isim]

• Zarara yol açan büyük ateş

  Yangın yaklaştığı için yaverleri ve dostları telaşta idi. - Falih Rıfkı Atay

• Hastalıkta ateş

[mecaz]

• Coşkunluk

[sıfat]

[mecaz]

• Tutkun, düşkün, âşık

  Haydi ben kumar yangınıyım fakat senin vaziyetin benimkinden daha vahim. - Mahmut Yesari

Ata Sözleri ve Deyimler

• yangına körükle gitmek
• yangına vermek
• yangın bacayı sarmak
• yangından mal kaçırır gibi
• yangını körüklemek

[isim]

[halk ağzında]

• Serap

[sıfat]

• Azmış olan, azılı, kudurgan

  Bakışları insanlıktan çıkmış, sanki karşımda ürkmüş, azgın bir hayvan var. - Ahmet Ümit

• Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten)

• Çok yaramaz (çocuk)

• Cinsel istekleri aşırı olan

  Senin gibi azgın bir delikanlıya vereceğim ilk ders, doyurabildiğin kadının sana vereceği tadın ne kadar önemli olduğudur. - Reha Mağden

• Coşmuş, taşmış

  Fırtınadan sonra şaşakalır insan, anlayamaz o azgın denizin ne kerametle, nasıl durulduğunu. - Azra Erhat

• Gözü hiçbir şeyden yılmayan

[sıfat]

[halk ağzında]

• Usanmış, bıkmış

[zarf]

• Usanmış, bıkmış bir biçimde

  Kırgın, usangın kalktı sabahın er saatlerinde. - Abbas Sayar