GÜÇBEĞENİRLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

GÜÇBEĞENİRLİK harflerini içeren 6 harfli 53 kelime bulunuyor. 6 harfli GÜÇBEĞENİRLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GEĞREK17, ÇİĞLİK16, ÇİĞNEK16, İĞRENÇ16, BİLGİÇ15, BİLEĞİ15, BELGEÇ15, BEĞENİ15, ÇENGEL13, EREĞLİ13, EĞİNİK13, EĞRİLİ13, GREKÇE13, GEÇELİ13, GEÇKİN13, GERÇEK13, İĞNELİ13, İLGİNÇ13, BİLGİN12, BELGİN12, GÜRLEK12, BİLİNÇ11, ÇELEBİ11, ÜÇERLİ11, ERİGEN10, GELENİ10, GİNELİ10, GENLİK10, GERİLİ10, KENGEL10, KENGER10, LENGER10, ÇİRKİN9, ÇELENK9, ÇENELİ9, ELEKÇİ9, İNEKÇİ9, İÇERİK9, KEÇELİ9, RENKÇİ9, REÇİNE9, BİNLİK8, BİRLİK8, BERLİN8, BERİKİ8, BERELİ8, BENLİK8, EBELİK8, ENBERİ8, İLİNEK6, LİNEER6, NERELİ6, RENKLİ6

İLİNEK

[isim]

[felsefe]

  • Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

LİNEER (Kelime Kökeni: Fransızca linéaire)

[sıfat]

[matematik]

  • Çizgilerle ilgili olan
  • Değişmesi bir doğru ile gösterilebilen

    Lineer bir fonksiyon, birinci dereceden bir fonksiyondur.

NERELİ

[sıfat]

  • Birinin memleketini sormak için kullanılan bir söz

    Arkadaşınız nereli?

RENKLİ

[sıfat]

  • Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan

    Havaya renkli fişekler atıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Neşeli, canlı, ilgi çekici

    Masallar folklor bakımından da türkülerden daha seyyal ve ekseriya daha renkli olurlar. - Asaf Halet Çelebi

[mecaz]

  • Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse)

    Renkli bir politikacı.

[isim]

[sinema]

  • Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film

Birleşik Kelimeler: renkli basın, renkli devrim, renkli film, renkli işitme, renkli televizyon, tek renkli

BİNLİK

[isim]

  • Bin birimden oluşan para
  • Yaklaşık üç litrelik büyük şişe

[sıfat]

  • Bin tanesi bir arada olan

Birleşik Kelimeler: beş binlik, elli binlik, on binlik, yirmi binlik, yüz binlik

BİRLİK

[isim]

  • Tek, bir olma durumu, vahdaniyet

    Tanrı'nın birliğine inanır.

  • Bir arada olma durumu, vahdet

    Türk milletinin birliği.

  • Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet

    Dil birliği. Ülkü birliği.

  • Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek

    Mühendisler birliği. Öğretmenler birliği.

[sıfat]

  • Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen

    Birlik cezve.

[askerlik]

  • Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk

    Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı. - Necati Cumalı

[edebiyat]

  • Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması

[felsefe]

  • Bölünmezliği içeren yalın bütün

[müzik]

  • En büyük değerdeki nota, dört dörtlük

Ata Sözleri ve Deyimler

  • birlik olmak
  • birlikten kuvvet doğar

Birleşik Kelimeler: beşibirlik, günübirlik, zırhlı birlik, acemi birliği, ağız birliği, çıkarma birliği, dağ birliği, dil birliği, din birliği, el birliği, evlilik birliği, gönül birliği, görüş birliği, güç birliği, gümrük birliği, hava birliği, ırk birliği, ihtiram birliği, iş birliği, kader birliği, mal birliği, mekanize birliği, oy birliği, söz birliği, şirketler birliği, tören birliği, varlık birliği, yüklem birliği, paraşüt birlikleri, üç birlik kuralı, iş birlikli

BERİKİ

[sıfat]

  • Beride olan

    Beriki ev.

[zamir]

  • Beride olan şey veya kimse

    Fakat berikiler onu işitmemiş gibi masaya oturdular. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: öteki beriki

BERELİ

[sıfat]

  • Beresi olan

    Zaten siyah bereli kadın da hep aynı yerde idi. - Peyami Safa

BENLİK

[isim]

  • Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet

    Küçük veya büyük çapta ama mutlaka dürüst, namuslu bir iş adamı olmak hırsı bütün benliğini sardı. - Tarık Buğra

  • Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur

Ata Sözleri ve Deyimler

  • benliğinden çıkmak
  • benliği yoğurmak

Birleşik Kelimeler: benlik çatışması, benlik davası, benlik ikileşmesi, benlik yitimi

EBELİK

[isim]

  • Ebe olma durumu
  • Ebenin yaptığı iş
  • Çocuk oyunlarında ebe olma durumu

    Ebe sendin, yaklaş da gözlerini bağlayayım, ebelikten kolay kolay yakayı sıyıramazsın. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: dil ebeliği, laf ebeliği, söz ebeliği

ENBERİ

[isim]

[gök bilimi]

  • Bir gök cisminin yörüngesi boyunca, etrafında dolandığı merkezî cisme en yakın olduğu nokta

ÇİRKİN (Kelime Kökeni: Farsça çirkīn)

[sıfat]

  • Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı

    Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Hoş olmayan, yakışık almayan (davranış veya söz)

    Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de onun ağzından işitmek istedim. - Ömer Seyfettin

  • Karanlık, dalavereli, şüpheli

    Dedikodular artmış, o da bu çirkin işler içinde kalmak istemediğinden çekilmiş. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çirkin kaçmak

ÇELENK

[isim]

  • Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka

    Duvara dayalı çelenkleri görür. - Nazım Hikmet

[eskimiş]

  • Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çelenk koymak

ÇENELİ

[sıfat]

  • Çenesi olan

[mecaz]

  • Çenebaz

    Çenelileri hor görmemeliyiz, gereğinde söze atılmak, konuşmak hatta epeyce konuşmak suspus oturmaktan yeğdir. - Nermi Uygur

Birleşik Kelimeler: çengel çeneliler, yapışık çeneliler

ELEKÇİ

[isim]

  • Elek yapan veya satan kimse