GÜZİDE ile Oluşan Kelimeler (GÜZİDE Kelime Türetme)

GÜZİDE harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. GÜZİDE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Güzide kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

GÜZİDE17

5 Harfli Kelimeler

DİZGE14, GEDİZ14

4 Harfli Kelimeler

DÜZE11, EZGİ11, GEZİ11, DİZE9

3 Harfli Kelimeler

GÜZ12, DÜZ10, GEZ10, GİZ10, DİZ8, EDİ5, İDE5

2 Harfli Kelimeler

GE6, İZ5, ZE5, DE4

DE

  • Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu

EDİ

[isim]

[halk ağzında]

  • İş yapma
  • Yapılan iş

[isim]

[halk ağzında]

  • Birbiriyle iyi anlaşan iki yaşlının baş başa kalışını anlatan Edi ile Büdü, Şakire Dudu deyiminde geçen bir söz

İDE (Kelime Kökeni: Fransızca idée)

[isim]

  • Düşünce

İZ

[isim]

  • Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare

    Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti

    Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare

    Cinayet izleri.

  • Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser

    O çağ uygarlığından iz kalmadı.

[matematik]

  • Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iz bırakmak
  • izi belirsiz olmak
  • izinden yürümek
  • izine basmak
  • izine dönmek
  • izine düşmek
  • izine uymak
  • izini düşürmek
  • izini kaybetmek
  • izi silinmek
  • iz sürmek

Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

GE

  • Türk alfabesinin sekizinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Germanyum elementinin simgesi

DİZ

[isim]

[anatomi]

  • Kaval, baldır ve uyluk kemiğinin birleştiği yer

    Bir iskemlede ellerini dizlerine sermiş, sessizce oturuyordu. - Ayla Kutlu

  • Oturulduğunda uyluğun üst yanı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diz çökmek
  • dize gelmek
  • dize getirmek
  • dizi (veya dizinin) dibinden ayrılmamak
  • dizini (veya dizlerini) dövmek
  • dizleri kesilmek (veya tutmamak)
  • dizlerine kapanmak
  • dizlerine kara su inmek
  • dizlerinin bağı çözülmek

Birleşik Kelimeler: diz ağırşağı, diz bağı, diz boyu, diz dize, diz kapağı, dizüstü, diz üstü, diz yastığı, ekmeği dizinde

DİZE

[isim]

  • Şiirin satırlarından her biri, mısra

    İkinci dizenin sonunda, 'gözlerinin renginden'i okurken Belkıs kesti. - Necati Cumalı

DÜZ

[sıfat]

  • Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan

    Düz tahta.

  • Kıvrımlı olmayan, doğru, stabil

    Düz çizgi.

  • Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi
  • Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı)
  • Yayvan, altı derin olmayan

    Düz kayık. Düz tabak.

  • Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç)
  • Yalın, sade, süssüz

    Düz bir anlatım.

  • Çizgisiz, desensiz ve tek renkli

    Düz bir kumaş.

[isim]

  • Engebesiz olan yer, düzlük, ova

    Kardaş gitmem Diyarbakır düzüne / Kızlar peri olsa bakmam yüzüne - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • düz duvara tırmanmak
  • düze inmek

Birleşik Kelimeler: düzayak, düz baskı, düz flüt, düz hekim, düz kanatlılar, düz paça, düztaban, düz tümleç, düz ünlü, düzyazı, ters düz, yontuk düz

[isim]

  • Düz rakı

Birleşik Kelimeler: düz rakı

GEZ

[isim]

  • Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
  • Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geze almak
  • gez göz arpacık

[isim]

  • Yer ölçmeye yarar düğümlü ip
  • Yapı işlerinde kullanılan çekül

GİZ

[isim]

  • Sır

    O gün çözer gibi olmuştu Kütahya çinilerindeki dipdiri renklerin gizini. - Necati Cumalı

[isim]

[denizcilik]

  • Yelken gemilerinde mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni

DÜZE

[isim]

[kimya]

  • Doz

Birleşik Kelimeler: tekdüze

EZGİ

[isim]

[müzik]

  • Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi

    Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı. - Kemal Bilbaşar

[müzik]

  • Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi

[mecaz]

  • Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi

[mecaz]

  • Gidiş, yol, tarz, tempo

    Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez.

[halk ağzında]

  • Üzüntü, sıkıntı

Birleşik Kelimeler: ağır ezgi

GEZİ

[isim]

  • Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
  • Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk

    Kafile, rol alan şahıslar tarafından yapılan türlü oyunlarla geziyi tamamlar. - Ahmet Kutsi Tecer

  • Gezilip hava alınacak yer
  • Gezinti yeri

    İnönü gezisi. Taksim gezisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geziye çıkmak

Birleşik Kelimeler: gezi yazısı, dış gezi, çalışma gezisi, iş gezisi

[isim]

[eskimiş]

  • Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş

    Yalnız omuz başlarını örten, kısa kollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

GÜZ

[isim]

  • Sonbahar

    Mevsim güzdü, bol üzüm ve incir vakti idi. - Osman Cemal Kaygılı

[gök bilimi]

  • 22 Eylül ile 21 Aralık arasındaki mevsim

Birleşik Kelimeler: güz çiğdemi, güz dönemi, güz noktası, ilkgüz