GÜZEY ile Oluşan Kelimeler (GÜZEY Kelime Türetme)

GÜZEY harflerinden oluşan 9 kelime bulunuyor. GÜZEY kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Güzey kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

GÜZEY16

3 Harfli Kelimeler

GÜZ12, GEZ10, YÜZ10, ÜYE7

2 Harfli Kelimeler

GE6, ZE5, EY4, YE4

EY

[ünlem]

  • Kendisine söz söylenilen kimse veya kimselerin dikkati çekilmek istendiğinde adın başına getirilen ve uzatılabilen bir seslenme sözü

    Ey arkadaş!

  • Usanç anlatan bir seslenme sözü

    Ey, artık çok oluyorsun!

YE

  • Türk alfabesinin yirmi sekizinci harfinin adı, okunuşu

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

GE

  • Türk alfabesinin sekizinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Germanyum elementinin simgesi

ÜYE

[isim]

  • Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza

    Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim. - Adalet Ağaoğlu

[anatomi]

  • Omurgalılarda, kol ve bacaklar, uzuv

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üye olmak

Birleşik Kelimeler: üye aidatı, üye tam sayısı, murahhas üye, borsa üyesi, onur üyesi, öğretim üyesi, şeref üyesi

GEZ

[isim]

  • Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
  • Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geze almak
  • gez göz arpacık

[isim]

  • Yer ölçmeye yarar düğümlü ip
  • Yapı işlerinde kullanılan çekül

YÜZ

[isim]

  • Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı

[sıfat]

  • On kere on, doksan dokuzdan bir artık
  • Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz

    Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü. - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: yüzbaşı, yüzbeşlik, yüz binlerce, yüz binlik, yüz kere, yüznumara, yüz para, yüzyıl, yüzde yüz

[isim]

  • Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat

    Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yüzey

    Suyun yüzünde.

  • Kesici araçlarda ağız

    Bıçağın keskin yüzü.

  • Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü
  • Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf
  • Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş

    Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü.

  • Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret

    Ne yüzle? Yüzü olmamak.

  • Nedeniyle, sebebiyle

    Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Yan, taraf
  • Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri

    Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz.

[mecaz]

  • Utanma

    Adamda yüz yok ki!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yüz bulmak
  • yüz bulunca astar istemek
  • yüz çevirmek
  • yüze çıkmak
  • yüze duramamak
  • yüze gelmek
  • yüze gülmek
  • yüz etmek
  • yüze vurmak
  • yüz geri etmek
  • yüz göstermek
  • yüz kızartmak
  • yüz kızdırmak
  • yüz surat davul derisi (veya mahkeme duvarı)
  • yüz sürmek
  • yüz takınmak
  • yüz tutmak
  • yüz tutmak
  • yüzü açılmak
  • yüzü asılmak
  • yüzü düşmek
  • yüzü görmemek
  • yüzü gözü açılmak
  • yüzü gülmek
  • yüzü kâğıt gibi olmak
  • yüzü kalmamak
  • yüzü karışmak (veya allak bullak olmak veya alabora olmak)
  • yüzü kasap süngeriyle silinmiş
  • yüzü kızarmak
  • yüzü kireç gibi olmak (veya ağarmak)
  • yüzü kireç kesilmek
  • yüzünden akmak
  • yüzünden düşen bin parça olmak
  • yüzünden kan damlamak
  • yüzünden okumak
  • yüzüne bağırmak
  • yüzüne bakamaz olmak
  • yüzüne bakılacak gibi olmak
  • yüzüne bakılır olmak
  • yüzüne bakılmaz olmak
  • yüzüne bakmamak
  • yüzüne bakmaya kıyamamak
  • yüzüne bir daha bakmamak
  • yüzüne duramamak
  • yüzüne gözüne bulaştırmak
  • yüzüne gülmek
  • yüzüne hasret kalmak
  • yüzüne kan gelmek
  • yüzüne karşı
  • yüzüne su çarpmak
  • yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır
  • yüzüne vurmak (veya çarpmak)
  • yüzüne yazmak
  • yüzünü ağartmak
  • yüzünü buruşturmak (veya ekşitmek)
  • yüzünü duvara yapıştırmak
  • yüzünü gören cennetlik
  • yüzünü görmemek
  • yüzünü gözünü açmak
  • yüzünü güldürmek
  • yüzünü kara çıkarmak
  • yüzünü karartmak
  • yüzünü kızartmak
  • yüzünü kızartmak (veya kızdırmak)
  • yüzünün derisi kalın
  • yüzünün derisi yere geçmek
  • yüzünü şeytan görsün
  • yüzünü unutmak
  • yüzünü yere getirmek (veya geçirmek)
  • yüzünüze güller
  • yüzü olmamak
  • yüzü sararmak
  • yüzü seçilmemek
  • yüzü sıcak olmak
  • yüzü soğuk olmak
  • yüzü suyu hürmetine
  • yüzü suyuna
  • yüzü tutmamak
  • yüzü yazılı kalmak
  • yüzü yere gelmek (veya geçmek)
  • yüz verince astar istemek
  • yüz vermemek
  • yüz yapmak
  • yüz yazmak
  • yüz yüzden utanır

Birleşik Kelimeler: yüz akı, yüzbeyüz, yüz görümlüğü, yüz göz, yüz havlusu, yüz kalıbı, yüz kaplama, yüz karası, yüz kızartıcı suç, yüz kiri, yüz ölçümü, yüz sabunu, yüzsuyu, yüzüstü, yüz yazısı, yüz yüze, yüze gülücü, yüze soğurma, yüzü ak, yüzü asık, yüzü kara, yüzükoyun, yüzü pek, yüzü yerde, yüzü yumuşak, arayüz, arka yüz, çatık yüz, dış yüz, eğri yüz, ekşi yüz, güler yüz, içyüz, iç yüz, kara yüz, paralel yüz, ters yüz, o yüzden, şu yüzden, gökyüzü, ters yüzü, yeryüzü, yorgan yüzü, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz

GÜZ

[isim]

  • Sonbahar

    Mevsim güzdü, bol üzüm ve incir vakti idi. - Osman Cemal Kaygılı

[gök bilimi]

  • 22 Eylül ile 21 Aralık arasındaki mevsim

Birleşik Kelimeler: güz çiğdemi, güz dönemi, güz noktası, ilkgüz

GÜZEY

[isim]

[coğrafya]

  • Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç

    Dağların güzeyindeki karlar geç erir.