Güz ile Başlayan Kelimeler

GÜZ ile başlayan 24 kelime bulunuyor. Başında GÜZ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Güz kelimesinin anlamı nedir? Güz ile biten kelimeler. İçinde güz olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

GÜZELLEŞTİRİLME28

14 Harfli Kelimeler

GÜZELLEŞTİRMEK27

13 Harfli Kelimeler

GÜZELLEŞTİRME26

11 Harfli Kelimeler

GÜZELLEŞMEK24

10 Harfli Kelimeler

GÜZELBAHÇE28, GÜZELLEŞME23, GÜZELLİKLE19

9 Harfli Kelimeler

GÜZELYURT21, GÜZELLEME19

8 Harfli Kelimeler

GÜZERGAH25, GÜZLEMEK18, GÜZELLİK17

7 Harfli Kelimeler

GÜZEŞTE19, GÜZELCE19, GÜZELİM17, GÜZLEME17

6 Harfli Kelimeler

GÜZİDE17, GÜZLÜK17, GÜZLEK15

5 Harfli Kelimeler

GÜZAF20, GÜZEY16, GÜZÜN16, GÜZEL14

3 Harfli Kelimeler

GÜZ12

GÜZ

[isim]

  • Sonbahar

    Mevsim güzdü, bol üzüm ve incir vakti idi. - Osman Cemal Kaygılı

[gök bilimi]

  • 22 Eylül ile 21 Aralık arasındaki mevsim

Birleşik Kelimeler: güz çiğdemi, güz dönemi, güz noktası, ilkgüz

GÜZEL

[sıfat]

  • Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı

    Güzel kız. Güzel çiçek.

    Yalının en güzel odası bizimdi.

  • İyi, hoş

    Güzel şey canım, milletvekili olmak! - Çetin Altan

  • Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran

    Güzel bir fırsat.

  • Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran

    Güzel duygular. Güzel hareketler.

  • Görgü kurallarına uygun olan
  • Sakin, hoş (hava)

    Güzel bir gece.

  • Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı

    Güzel vaatler.

  • Pek iyi, doğru

    Güzel güzel amma!

[isim]

  • Güzel kız veya kadın

    Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar. - Asaf Halet Çelebi

[isim]

  • Güzellik kraliçesi

[zarf]

  • Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde

    Arabayı koştururken boyunlarındaki ziller güzel şıngırdıyordu atların. - Reşat Enis

[zarf]

  • Adamakıllı, şiddetli

    Karıkoca bu kuzu yüzünden güzel bir kavga ettiler. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • güzel bürünür, çirkin görünür
  • güzele bakmak sevaptır
  • güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
  • güzele ne yakışmaz (veya yaraşmaz)
  • güzel hatırı için
  • güzeli herkes sever
  • güzelim
  • güzellerin talihi çirkin olur
  • güzel olmak

Birleşik Kelimeler: güzelavrat otu, güzel duyu, güzel güzel, güzelhatun çiçeği, güzel sanatlar, güzel yazı sanatı, bir güzel, gelişigüzel, camgüzeli, çayırgüzeli, denizgüzeli, dünya güzeli, saksıgüzeli

GÜZLEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Güz yağmuru
  • Güz mevsiminin geçirildiği yer
  • Havaların soğuması üzerine yaylalardan dönen hayvanların otlatılması ve bir süre barındırılması için ayrılmış, dağ eteklerinde bulunan mera

GÜZEY

[isim]

[coğrafya]

  • Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç

    Dağların güzeyindeki karlar geç erir.

GÜZÜN

[zarf]

  • Güz mevsiminde, sonbaharda

GÜZELLİK

[isim]

  • Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün

    Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye. - Elif Şafak

  • Okşayıcı söz veya davranış, iyilik, yumuşaklık

    Onu sertlik değil güzellik yola getirir.

  • Ahlak ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey
  • Güzel olan bir kimsenin niteliği

    Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa - Âşık Veysel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • güzellik ondur, dokuzu dondur

Birleşik Kelimeler: güzellik enstitüsü, güzellik kraliçesi, güzellik malzemesi, güzellik müstahzarları, güzellik salonu, güzellik yarışması, iyilik güzellik

GÜZELİM

[ünlem]

  • çok sevilen kimseye sevecenlikle yaklaşıldığında kullanılan bir söz
  • değer verilen, sevilen

    Son yıllarda rant uğruna kurban edilen güzelim yerler arasına hem o çarşı hem balıkhane girdi. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • güzel bürünür, çirkin görünür
  • güzele bakmak sevaptır
  • güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
  • güzele ne yakışmaz (veya yaraşmaz)
  • güzel hatırı için
  • güzeli herkes sever
  • güzellerin talihi çirkin olur
  • güzel olmak

GÜZLEME

[isim]

  • Güzlemek işi

GÜZİDE (Kelime Kökeni: Farsça guzīde)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Seçkin, seçilmiş, seçme

    Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor. - Attila İlhan

  • Aydın, okumuş, seçkin (kimse)

    Bir milletin güzidesiyle halkı arasında bu derece tezat doğru mudur? - Orhan Seyfi Orhon

GÜZLÜK

[sıfat]

  • Güzün yapılan

    Güzlük ekim.

[isim]

[halk ağzında]

  • Güzün ekilen tahıl

GÜZLEMEK

[nesnesiz]

  • Sonbaharı bir yerde geçirmek

    Bu yıl güneyde güzledik.

GÜZELLİKLE

[zarf]

  • Güzel bir biçimde

    Olay beklenmedik bir güzellikle başladı. - Ayla Kutlu

GÜZELLEME

[isim]

[edebiyat]

  • Halk edebiyatında konusu aşk olan, lirik bir şiir türü

[müzik]

  • Şen, sevinçli duyguları anlatan türkülerde özel bir ezgi

GÜZEŞTE (Kelime Kökeni: Farsça guẕeşte)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Geçmiş, geçen

    Bahse girer misiniz? Beş dakika içinde en heyecanlı bir vaka icat etmeye muktedir olursam bu iki güzeşte aylıktan birini kasaya bırakır mısınız? - Reşat Nuri Güntekin

GÜZELCE

[sıfat]

  • Güzele yakın, güzel gibi

    Kızı belki anasından biraz güzelce. - Memduh Şevket Esendal

[zarf]

  • (güze'lce) İyice, adamakıllı

    Kadın keçiyi sağmış, çardağın suyunu çekmiş, etrafını güzelce süpürmüştü. - Necati Cumalı