GÜNEŞLETME Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

GÜNEŞLETME harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli GÜNEŞLETME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Güneşletme ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Güneşletme olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GÜM10, GÜN9, GÜL9, GEM8, EGE7, GEN7, ŞEM7, LEŞ6, MÜL6, ŞEN6, ŞET6, TÜM6, TÜL5, TÜN5, MET4, MEN4, NEM4, TEM4, NET3, TEL3, TEN3

NET (Kelime Kökeni: Fransızca net)

[sıfat]

  • Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
  • İyi duyulan (ses)
  • Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi

    Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan

    Hayatını didik didik etmek, son beş altı yıllık çizgisini net olarak ortaya çıkarmak istiyordu. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: net resim, net ücret

[isim]

[spor]

  • Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz

TEL

[isim]

  • Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne

    Gelin teli. Telgraf teli.

[sıfat]

  • Bu nesneden yapılmış veya bu nesne biçiminde olan

    Tel kafes. Tel çivi.

  • Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne
  • İnsan saçını oluşturan ipçik

    İki açık sarı tel terli alnımızın üstüne yapışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[biyoloji]

  • Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tel çekmek
  • teli kırmak
  • teller takmak
  • tel takınmak

Birleşik Kelimeler: tel cambazı, tel çivi, tel dikiş, tel dokuma, tel dolap, tel fırça, tel halat, tel kadayıf, tel kafes, telkâri, tel kurdu, tel küf, tel küflüce, tel örgü, tel şehriye, tel tel, tel zımba, dikenli tel, bam teli, elektrik teli, gelin teli, kafes teli, telgraf teli, ses telleri

[isim]

  • Telgraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tel çekmek

Birleşik Kelimeler: telyazı

TEN (Kelime Kökeni: Farsça ten)

[isim]

  • İnsan vücudunun dış yüzü, cilt

[eskimiş]

  • Vücut

Birleşik Kelimeler: ten fanilası, ten rengi

MET (Kelime Kökeni: Arapça medd)

[isim]

[coğrafya]

  • Kabarma

    Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: metcezir

[isim]

  • Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası
  • Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek

MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)

[isim]

  • Yasaklama
  • Engel olma

Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak

NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)

[isim]

  • Havada bulunan su buharı
  • Hafif ıslaklık, rutubet

Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi

TEM (Kelime Kökeni: Fransızca thème)

[isim]

[edebiyat]

  • Tema

TÜL (Kelime Kökeni: Fransızca tulle)

[isim]

  • Çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma

    Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]

  • Bu dokumadan yapılmış

    Bütün pencereler eskisi gibi çiçekli ve tül perdeliydi. - Ahmet Haşim

TÜN

[isim]

[eskimiş]

  • Gece

Birleşik Kelimeler: tünaydın, gün tün eşitliği

LEŞ (Kelime Kökeni: Farsça lāşe)

[isim]

  • Kokmuş hayvan ölüsü

[sıfat]

  • Çok kötü kokan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • leş gibi
  • leş gibi sarhoş
  • leş gibi serilmek
  • leşini çıkarmak
  • leşini sermek

Birleşik Kelimeler: leş kargası, gemi leşi

MÜL (Kelime Kökeni: Farsça mul)

[isim]

  • Şarap

    Karşıyaka'da İzmir'in gülü / Seyran ediyor elinde mülü - Halk türküsü

ŞEN

[sıfat]

  • Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli

    Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır. - Reşat Enis

  • Neşe veren, neşelendiren, eğlenceli
  • Neşe belirtisi olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şen olmak

Birleşik Kelimeler: şen şakrak, şen şatır

ŞET (Kelime Kökeni: Arapça şedd)

[isim]

[eskimiş]

  • Sıkarak bağlama, sıkma

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde çalma işi

TÜM

[isim]

  • Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi

    Parasının tümünü kaybetti.

[sıfat]

  • Yarım olmayan, bütün, eksiksiz

Birleşik Kelimeler: tümamiral, tüm başkalaşma, tüm başlılar, tümgeneral, tüm kirpikliler, tüm sayı, tüm tanrıcı, tümevarım

[isim]

[halk ağzında]

  • Tümsek

EGE

[isim]

  • Veli