GÜNDÜZLERİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
GÜNDÜZLERİ harflerini içeren 5 harfli 38 kelime bulunuyor. 5 harfli GÜNDÜZLERİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DÜZGÜ18,
DİREN
- Dirgen
DERİN
-
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. - Ömer Seyfettin
- Yüzeyden içeri inen
-
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu. - Asaf Halet Çelebi
-
Yoğun
Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev. - Ayşe Kulin
-
Uzun süren
Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi. - Peyami Safa
-
Ayrıntılı
Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel
-
İçten gelen
Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu
-
Dip
Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- derine inmek
Birleşik Kelimeler: derin derin, derin devlet, derin dondurucu, derin soğutma, derin soğutucu, derin uyku, uykusu derin
DENLİ
-
`Kadar` anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz
İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi. - Ayşe Kulin
- Ağırbaşlı, sözleri ve davranışları ölçülü olan (kimse)
Birleşik Kelimeler: denli densiz
LİDER (Kelime Kökeni: Fransızca leader)
-
Önder, şef
İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım. - Falih Rıfkı Atay
-
Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse
Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı. - Samiha Ayverdi
- Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı
ERZİN
- Hatay iline bağlı ilçelerden biri
NEZİR (Kelime Kökeni: Arapça neẕr)
-
Adak
Yerden bir avuç saman aldı, ellerinin arasında bir nezri yerine getirir gibi ovuşturup havaya üfledi. - Ahmet Hamdi Tanpınar
Birleşik Kelimeler: nezretmek
REZİL (Kelime Kökeni: Arapça reẕīl)
-
Alçak, aşağılık
Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun! - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- rezil etmek
- rezili çıkmak
- rezil olmak
- rezil rüsva olmak
ERGİN
-
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
Ergin yemiş. Ergin ekin.
-
Kişisel haklarını kendi kullanabilmesi için yasanın gösterdiği on sekiz yaşına gelmiş olan (kimse), reşit
Oğlunun bilgin, ergin, akıllı uslu olmasını istiyordu. - Nezihe Araz
ELGİN
- Yabancı, gurbette yaşayan, garip
GELİR
-
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. - Mahmut Yesari
- Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat
Birleşik Kelimeler: gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli
GİREN
- Hafif bulutlu, sisli hava
GELİN
- Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın
Ata Sözleri ve Deyimler
- gelin almak
- gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş
- gelin eşikte, oğlan beşikte
- gelin etmek
- gelin gibi süzülmek
- gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz
- gelin gitmek
- gelini ata bindirmişler "ya nasip" demiş
- gelin olmak
- gelin yazmak
Birleşik Kelimeler: gelin abla, gelin alayı, gelin alıcı, gelinboğan, gelin böceği, gelin çiçeği, gelinfeneri, gelin hamamı, gelin havası, gelinkuşağı, gelin kuşu, gelin otu, gelinparmağı, gelin teli
LEDÜN (Kelime Kökeni: Arapça ledunn)
- Tanrı katı
Birleşik Kelimeler: ledün ilmi
DİZEL (Kelime Kökeni: Almanca Diesel)
- Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen yakıtla çalışan motor
Birleşik Kelimeler: dizel motoru
DENİZ
- Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
-
Bu su kütlesinin belirli bir parçası
Marmara Denizi. Karadeniz.
- Aydaki düzlükler
-
Geniş alan
Tarife kalkma bizi / Ne şuyuz ne de buyuz / Adem denen denizi / Arayan birer suyuz - Enis Behiç Koryürek
- Çokluk, yoğunluk
Ata Sözleri ve Deyimler
- deniz bindirmek
- deniz çıkmak
- deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz
- deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
- denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak
- denizdeki balığın pazarlığı olmaz
- denizde kum, onda para
- denizden (veya denizi) geçip çayda boğulmak
- denizden çıkmış balığa dönmek
- deniz durmak (veya düşmek)
- denize açılmak
- denize çıkmak
- denize düşen yılana sarılır
- denize indirmek
- deniz kenarında dalga eksik olmaz
- deniz tutmak
Birleşik Kelimeler: deniz akıntısı, deniz alası, denizaltı, deniz altı, denizanası, denizaslanı, denizaşırı, deniz ataşesi, denizatı, denizaygırı, denizayısı, deniz aynası, deniz basması, deniz bilimi, deniz boyu, deniz buzu, denizçakısı, deniz çulluğu, deniz depremi, deniz feneri, deniz geçişi, denizgergedanı, denizgülü, denizgüzeli, deniz hamamı, deniz haritası, deniz hırsızı, denizhıyarı, deniz hukuku, denizısırganları, denizibiği, deniziğnesi, deniz iklimi, denizineği, deniz kabuğu, denizkadayıfı, deniz kaplumbağası, deniz kazı, denizkedisi, denizkestanesi, deniz kırlangıcı, denizkızı, deniz kızı, denizkozalağı, denizköpüğü, denizkulağı, deniz kulağı, deniz kurdu, deniz kuvvetleri, denizlaleleri, deniz marulu, deniz mavisi, denizmaymunu, deniz menekşesi, deniz mili, deniz motoru, deniz otobüsü, deniz ördeği, denizörümceği, denizpalamudu, denizpelidi, denizpırasası, deniz piyadesi, deniz rezenesi, deniz sarmaşığı, deniz seviyesi, deniz suyu, denizşakayığı, deniztarağı, deniz tavşancılı, deniztavşanı, deniztilkisi, deniz tutması, deniz uçağı, deniz üssü, denizüzümü, deniz yeli, deniz yılanı, denizyıldızı, deniz yolu, deniz yosunu, deniz yüksekliği, açık deniz, Akdeniz humması, Akdeniz mavisi, ana deniz, ara deniz, bulaşık deniz, dâhilî deniz, iç deniz, inik deniz, kabarık deniz, ölü deniz