GÜMBÜRDEYİŞ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

GÜMBÜRDEYİŞ harflerini içeren 4 harfli 32 kelime bulunuyor. 4 harfli GÜMBÜRDEYİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÜDÜ14, BÜYÜ12, GİŞE11, GÜME11, MÜGE11, DÜRÜ10, GÜRE10, ÜŞME10, BREŞ9, GEMİ9, İMGE9, BİYE8, BİDE8, DİYE8, DEYİ8, DEBİ8, ERGİ8, EMİŞ8, GERİ8, YEDİ8, ERİŞ7, EDİM7, MİDE7, ŞERİ7, ÜREM7, BERİ6, DERİ6, İBRE6, ERİM5, EMİR5, MERİ5, REMİ5

ERİM

[isim]

  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]

  • Muştu

EMİR (Kelime Kökeni: Arapça emr)

[isim]

  • Buyruk, komut, talimat, ferman
  • İstek

    İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[bitki bilimi]

  • Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emir almak
  • emir altına almak
  • emir vermek
  • emrine girmek
  • emrine vermek

Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri

[isim]

  • Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı

MERİ (Kelime Kökeni: Arapça merʿī)

[sıfat]

[hukuk]

  • Geçerli

    Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor. - Yahya Kemal Beyatlı

REMİ (Kelime Kökeni: Fransızca rami)

[isim]

  • Genellikle dört kişi arasında elli kâğıtlık bir deste ve iki jokerle oynanan bir iskambil oyunu

BERİ

[isim]

  • Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı, öte karşıtı

    Biraz beriye geliniz.

[sıfat]

  • Bu uzaklıkta bulunan

    Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var. - Sait Faik Abasıyanık

[edat]

  • -den bu yana

    Altı ayı aşkın bir zamandan beri hazırlanıyordu bu yolculuk. - Abidin Dino

Birleşik Kelimeler: enberi, çekberi, deminden beri, gelberi, günberi, öteberi, öteden beri, tez beri, yerberi, öteden beriden, ötesi berisi, öteye beriye

DERİ

[isim]

  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten

    Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Bu tabakadan yapılmış

    Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası. - Necati Cumalı

  • İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derisi kemiklerine yapışmak
  • derisine sığmamak
  • derisini yüzmek

Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi

[isim]

[halk ağzında]

  • Toplantı, düğün
  • Pazar veya panayır kurulan gün, dernek

İBRE (Kelime Kökeni: Arapça ibre)

[isim]

  • Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne

    Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor. - Çetin Altan

  • Çam, ardıç, sedir vb. ağaçların yaprağı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ibre birinden yana dönmek

ERİŞ

[isim]

  • Erme işi

    Bu makama eriş, ona, bir devlet reisinin tahtına veya koltuğuna kurulmuş gibi bir his verir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

EDİM

[isim]

  • Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil

    Günlük yaşamımıza şöyle bir baksak her edimimizin altında umutluluk bulunmadığını görürüz. - Melih Cevdet Anday

[felsefe]

  • İnsan davranışı

[hukuk]

  • Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz

[ruh bilimi]

  • Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış

Birleşik Kelimeler: edim bilimi

MİDE (Kelime Kökeni: Arapça miʿde)

[isim]

[anatomi]

  • Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği; omurgasız hayvanlarda ise sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası

[mecaz]

  • Karın, karın bölgesi

[mecaz]

  • Yemek yeme isteği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mide (veya midesini) bulandırmak
  • midesi almamak (veya kaldırmamak veya kabul etmemek veya götürmemek)
  • midesi bulanmak
  • midesi ekşimek (veya kaynamak veya yanmak)
  • midesi ezilmek (veya kazınmak)
  • mideye indirmek
  • mideye oturmak
  • mideyi bastırmak

Birleşik Kelimeler: mide ağzı, mide fesadı, mide kapısı, mide spazmı

ŞERİ (Kelime Kökeni: Arapça şerʿī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • İslam hukukuyla ilgili

ÜREM

[isim]

[ekonomi]

  • Faiz, getiri

BİYE (Kelime Kökeni: Fransızca biais)

[isim]

  • Genellikle giysinin yaka, kol, etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit

BİDE (Kelime Kökeni: Fransızca bidet)

[isim]

  • Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı

DİYE

[zarf]

  • Herhangi bir yargıya vararak
  • Niteleyerek
  • Diyerek

    Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını - Faruk Nafiz Çamlıbel