GÖÇEBELEŞMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
GÖÇEBELEŞMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli GÖÇEBELEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖÇEBE21,
EKLEME
- Eklemek işi
- Eklenmiş
Birleşik Kelimeler: ekleme dişi
ELEMEK
-
Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek
Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü
- Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek
- İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak
- Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak
- Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek
KELEME
- Sürülmeden bırakılmış (tarla)
- Bakımsız bırakılmış (bağ veya bahçe)
Ata Sözleri ve Deyimler
- keleme olmak
MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)
-
Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık
Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek
- Yeti
- Yelken makarası
BELEME
- Belemek işi
EŞELEK
- Elma, armut, ayva vb. meyvelerin yenmeyen iç bölümü
ÇELMEK
- Ayak uzatarak birisini düşürmek
-
Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek
En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasından en olmayacak golleri yerdi. - Haldun Taner
- Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak
- Bir şeyin kenarını verev veya çapraz kesmek, çalmak
- Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak
-
Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak
Gönlümü çelen bir söz söyle.
-
Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek
Bu sözünüz deminkini çeliyor.
EŞLEME
- Eşlemek işi, bağlaşım
- Görüntü ve ses kuşakları arasındaki bağ, senkronizasyon
Birleşik Kelimeler: bire bir eşleme, dudak eşlemesi
ELEMGE
-
Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç
Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
GELEME
- İki yıl sürülmeyen, boş tarla
GELMEK
-
Ulaşmak, varmak
Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş - Bekir Sıtkı Erdoğan
-
Getirmek
Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim. - Necati Cumalı
-
Oturmaya, ziyarete gitmek
Dün akşam amcamlar bize geldi.
-
İsabet etmek
Attığı top gözüme geldi
-
Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek
Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir.
- Ortaya çıkmak, doğmak
-
Belli bir süre dolmak
Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu. - Necati Cumalı
- Belli bir zamana ulaşmak
-
Kadar olmak
Boyu ancak omzuna geliyor.
-
Çıkmak, yönelmek
Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.
-
İzlemek, takip etmek
Çocuklar arkadan geliyordu.
-
Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak
Kahve Brezilya'dan geliyor.
-
Katılmak, eklenmek
Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir.
- Türemek
-
Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek
Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.
-
Sonuç çıkmak
Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.
-
Dayanmak, tahammül etmek
Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.
-
Kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak
Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez. - Memduh Şevket Esendal
Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin. - Refik Halit Karay
-
Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek
Dediğime geldiniz mi?
-
Etkisini herhangi bir biçimde göstermek
Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.
-
Kazanılmak, sağlanılmak
Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.
-
Uymak
Bu ayakkabı sana küçük gelir.
-
Olmak, -e uğramak
Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi.
-
Akmak
Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.
-
Düşmek, rast gelmek
Buraya ışık gelmiyor.
-
Görünmek, sanılmak
Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi. - Haldun Taner
-
Uygun düşmek
Caddelerde oturmaya gelmez. - Ömer Seyfettin
- Başlamak, ortaya çıkmak
-
Mal olmak
Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.
-
Biriyle birlikte gitmek
Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?
-
İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil
Uykusu gelmek.
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.
-
-mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar
Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.
-
Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar
Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek.
-
-dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil
Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.
-
Herhangi bir sırada bulunmak
Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ...-e gelince
- gel de (veya gelsin de)
- gel demesi kolay ama git demesi güçtür
- gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
- geldik yüze, çıktık düze
- geleceği varsa göreceği de var
- gelip çatmak (veya dayanmak)
- gelip geçmek
- gel keyfim gel
- gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...)
- gel zaman git zaman
Birleşik Kelimeler: gelgeç, gelgel, gelip geçici, gide gele, gitmeli gelmeli, varagele, rastgele, taygeldi, gelgelelim, kendigelen, karşı gelim, tümdengelim, söz gelimi, süregelmek
ŞEBEKE (Kelime Kökeni: Arapça şebeke)
- Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
- Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı
-
Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü
Bütün dünyaya eroin gönderen geniş bir şebekenin peşindeydiler. - Reşat Enis
EŞEKÇE
-
Kaba
Kızcağıza eşekçe bir cevap verdim. - Peyami Safa
- (eşe'kçe) Kaba bir biçimde
GEÇMEK
-
Bir yerden başka bir yere gitmek
Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. - Tarık Buğra
-
Bir yandan girip diğer yandan çıkmak
İplik iğne deliğinden zor geçti.
-
Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek
Eve giderken sizin sokaktan geçeriz.
-
Bir duruma uğramak, konu olmak
Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek.
-
Bırakmak, vazgeçmek
Bana yârden geç derler / Seven yârden geçilir mi? - Halk türküsü
- Yaşamak
-
Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor. - Reşat Nuri Güntekin
-
Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı. - Attila İlhan
-
Hastalık bulaşmak, sirayet etmek
Hastalık bana ondan geçti.
-
Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek
Bu titizlik ona babasından geçmiş.
- Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
-
Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok. - Sermet Muhtar Alus
- Yerini bırakıp başka yer almak
-
Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler. - Sait Faik Abasıyanık
-
Etki yapmak, işlemek
Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş.
-
Görev almak
İktidara geçmek.
-
Kalmak, devrolmak
Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Geride bırakmak, aşmak
Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti.
-
Tükenmek, bitmek, sona ermek
Yavaş yavaş bu hırs geçer. - Falih Rıfkı Atay
- Üstünlük sağlamak
-
Söylemeden veya bitirmeden atlamak
O meseleyi geçelim. O bahsi geç!
-
Zamanı aşmak, geride bırakmak
Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu. - Peyami Safa
-
Harcamak
Bütün günüm seni takip etmekle geçti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
-
Birinden meşk etmek
Bu şarkıyı kimden geçtiniz.
-
Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek
Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş.
-
Sönmek
Ocak sönmüş, koru bile geçmişti. - Nabizade Nâzım
-
Yazılmak, girmek
Tarihe geçmek. Kitaba geçmek.
- Sürümü olmak, satılmak
-
Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti. - Halide Edip Adıvar
-
Kullanımda olmak, tedavülde olmak
Bu para artık geçmiyor.
-
Kabul edilemez olmak
Senin paran burada geçmez.
-
Okulda, sınavda başarı göstermek
Çocuk bu yıl geçti.
- Bir yere gidip oturmak
-
Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak
Bu karpuz geçmiş.
-
Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak
Görmedim, dedi, geçti.
-
Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
lska geçmek. Diskur geçmek.
-
Çekiştirmek, yermek
Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim - Halk türküsü
Ata Sözleri ve Deyimler
- geç! (veya geç efendim!)
- geçiniz
- geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni
- geçti Bor'un pazarı (sür eşeğini Niğde'ye)
- geçtiği yoldan geçmek
Birleşik Kelimeler: geçgeç, gelgeç, yeregeçen, yolgeçen hanı, genelgeçer, çok geçmeden, ödegeç, serdengeçti, vazgeçmek
BÖLMEK
-
Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek
Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü. - Necati Cumalı
- Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak
- Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak
Birleşik Kelimeler: bölyönet