GÖZLEMLEMEK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
GÖZLEMLEMEK harflerini içeren 4 harfli 22 kelime bulunuyor. 4 harfli GÖZLEMLEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖZE17,
ELEK
-
Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç
Evden bir elek getirilecek, eleğin kenarına bir sopa konup kaldırılacak. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- elekten geçirmek
Birleşik Kelimeler: norton eleği
KELE
- Boğa, tosun
Ata Sözleri ve Deyimler
- keleye çekmek
LEKE (Kelime Kökeni: Farsça leke, lekke)
-
Kirliliği gösteren iz
Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk
Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı. - Ömer Seyfettin
- Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
-
Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe
Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu. - Halide Edip Adıvar
- Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
Ata Sözleri ve Deyimler
- leke etmek
- leke getirmek
- leke olmak
- leke sürmek
Birleşik Kelimeler: Güneş lekeleri, güneş lekesi, sandık lekesi
EKME
- Ekmek işi
EMEL (Kelime Kökeni: Arapça emel)
-
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
Bu emele vasıl olmak için bütün gayretimi sarf edeceğim, elimden geleni yapacağım. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- emel beslemek
- emeline alet etmek
EMEK
-
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, mesai, zahmet
Ücret emeğin karşılığıdır. - Anayasa
-
Uzun ve yorucu, özenli çalışma
Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir. - Hüseyin Cahit Yalçın
- İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci
Ata Sözleri ve Deyimler
- emeği geçmek
- emek çekmek
- emek harcamak
- emek olmadan yemek olmaz
- emek vermek
Birleşik Kelimeler: artık emek, el emeği, göz emeği, sağdıç emeği
ELEM (Kelime Kökeni: Arapça elem)
-
Acı, üzüntü, dert, keder
Bu derdi huy edinenler elem çekmez. - Necip Fazıl Kısakürek
KEME
- Büyük sıçan
- Domalan
Birleşik Kelimeler: karakeme
MEKE
- Su kıyılarındaki böcekleri yiyerek yaşayan yaban ördeği
Birleşik Kelimeler: sakar meke
- Mısır ve tanesi
- Mısır unundan yapılan ekmek
EMME
- Emmek işi
- Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş
- Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi
- Soğurma
- Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi
Birleşik Kelimeler: emme basma tulumba
MEME
- Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
-
Bazı araçların meme başına benzeyen bölümü
Tam topu şişirmiş, memesini bağlıyordu. - Rıfat Ilgaz
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı
O, sağ elinin parmaklarını bükerek kulak memesinin altına koymuş, ağzı açıktı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Ateşli silahların veya bazı patlayıcıların ateşlendiği çıkıntı
Tüfek memesi.
- Gemi çıpasında kolların birleştiği şişkin yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- memeden kesmek
- memede olmak
- meme vermek
- meme yapmak
Birleşik Kelimeler: meme başı, meme bezi, meme süngeri, basur memesi, göz memesi, gözyaşı memesi, keçimemesi, kızmemesi, köpekmemesi, kulak memesi, tavşanmemesi
EZEL (Kelime Kökeni: Arapça ezel)
-
Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım - Mehmet Akif Ersoy
Birleşik Kelimeler: ezel ebet
EZME
- Ezmek işi
- Sebzelerin ezilmesiyle yapılan meze
- Soğan ve domatesin çok küçük parçalara bölünmesiyle hazırlanan bir meze türü
- Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi
Birleşik Kelimeler: ezme boya, badem ezmesi, fıstık ezmesi, hamsi ezmesi, meyve ezmesi, patlıcan ezmesi, zeytin ezmesi
GELE
-
Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar
Yine gele attın.
MEZE (Kelime Kökeni: Farsça meze)
-
İçki içilirken yenilen yiyecek
Salatayı, peyniri yenilediler. Bu kadar mezenin yenilip bu kadar içkinin içilmesi gene de bir saat sürmedi. - Necati Cumalı
- Eğlence, alay