GÖZETLENME Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
GÖZETLENME harflerini içeren 3 harfli 22 kelime bulunuyor. 3 harfli GÖZETLENME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Gözetlenme ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Gözetlenme olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
GÖZ16,
NET (Kelime Kökeni: Fransızca net)
- Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- İyi duyulan (ses)
-
Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi
Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra. - Haldun Taner
-
Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan
Hayatını didik didik etmek, son beş altı yıllık çizgisini net olarak ortaya çıkarmak istiyordu. - Tarık Buğra
Birleşik Kelimeler: net resim, net ücret
- Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz
TEL
-
Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne
Gelin teli. Telgraf teli.
-
Bu nesneden yapılmış veya bu nesne biçiminde olan
Tel kafes. Tel çivi.
- Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne
-
İnsan saçını oluşturan ipçik
İki açık sarı tel terli alnımızın üstüne yapışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
- Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif
Ata Sözleri ve Deyimler
- tel çekmek
- teli kırmak
- teller takmak
- tel takınmak
Birleşik Kelimeler: tel cambazı, tel çivi, tel dikiş, tel dokuma, tel dolap, tel fırça, tel halat, tel kadayıf, tel kafes, telkâri, tel kurdu, tel küf, tel küflüce, tel örgü, tel şehriye, tel tel, tel zımba, dikenli tel, bam teli, elektrik teli, gelin teli, kafes teli, telgraf teli, ses telleri
- Telgraf
Ata Sözleri ve Deyimler
- tel çekmek
Birleşik Kelimeler: telyazı
TEN (Kelime Kökeni: Farsça ten)
- İnsan vücudunun dış yüzü, cilt
- Vücut
Birleşik Kelimeler: ten fanilası, ten rengi
MET (Kelime Kökeni: Arapça medd)
-
Kabarma
Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi - Yahya Kemal Beyatlı
Birleşik Kelimeler: metcezir
- Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası
- Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek
MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)
- Yasaklama
- Engel olma
Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak
NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)
- Havada bulunan su buharı
- Hafif ıslaklık, rutubet
Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi
TEM (Kelime Kökeni: Fransızca thème)
- Tema
TEZ (Kelime Kökeni: Farsça tīz)
- Çabuk olan, süratli
-
Süratli bir biçimde
Dost ben gidersem de yaşın yaşın ağlama / Bu muhabbet bize tez ayrılık getirir - Pir Sultan Abdal
Birleşik Kelimeler: tez beri, tez canlı, tez vakit, tezelden, canı tez, içi tez
- Sav
-
Üniversitelerde öğrencilerin veya öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel eser
Tezini mitolojiden hazırlayan gözlüklü bir delikanlı. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: bitirme tezi
ZEN (Kelime Kökeni: Farsça zen)
- Kadın
Birleşik Kelimeler: zendost
EGE
- Veli
GEN
- Geniş
- Üçgen, dörtgen vb. geometri terimlerinde `kenarlı` anlamıyla kullanılan bir söz
Birleşik Kelimeler: altıgen, beşgen, çeşitkenar üçgen, çokgen, dış çokgen, dik üçgen, dikdörtgen, dikgen, dokuzgen, dörtgen, eşkenar dörtgen, eşkenar üçgen, iç çokgen, ikizkenar üçgen, köşegen, küresel üçgen, ongen, sekizgen, üçgen, yedigen
-
Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış (tarla)
Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım. - Necati Cumalı
- İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öge
ZEM (Kelime Kökeni: Arapça ẕemm)
- Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi
Birleşik Kelimeler: zemmetmek
GEM
-
Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç
Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- gem almak
- gem almamak
- gem almayan atın ölümü yakındır
- gemi azıya almak
- gemini kısmak
- gem vurmak
ÖTE
-
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera, beri karşıtı
Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
İşin ötesi kolay.
-
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı. - Memduh Şevket Esendal
-
Daha fazla, çok
Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı. - Haldun Taner
-
Dış
Sınır ötesi.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ötesi var mı?
- ötesi yok
Birleşik Kelimeler: öteberi, öte gün, öte yandan, ötede beride, öteden beri, öteden beriden, ötesi berisi, ötesinde berisinde, öteye beriye, öteyi beriyi, enöte, günöte, yeröte, doğaötesi, fizikötesi, kızılötesi, morötesi, ruhötesi, ulusötesi
GEZ
- Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
- Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik
Ata Sözleri ve Deyimler
- geze almak
- gez göz arpacık
- Yer ölçmeye yarar düğümlü ip
- Yapı işlerinde kullanılan çekül