GÖZETLENİŞ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

GÖZETLENİŞ harflerini içeren 4 harfli 35 kelime bulunuyor. 4 harfli GÖZETLENİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖZE17, ÖZGE17, GÖLE14, ÖZEL13, ÖZEN13, ÖZET13, ÖZNE13, EZGİ11, GİŞE11, GEZİ11, ÖLET10, ÖNEL10, GİNE8, GENE8, GELE8, EZEL7, EŞİT7, EŞLİ7, ENEZ7, İŞTE7, NEŞE7, NEZT7, ŞİLE7, ŞİLT7, ŞENİ7, ZİLE7, ETEN4, ETİL4, ETLİ4, ENLİ4, ELTİ4, ELİT4, LİET4, NİTE4, TEİN4

ETEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Etene
  • Yemişlerin yenilen bölümü

ETİL (Kelime Kökeni: Fransızca éthyle)

[isim]

[kimya]

  • Organik birleşiklerin birleşimine giren karbon ve hidrojen atomları grubu

    Etil klorür.

Birleşik Kelimeler: etil alkol

ETLİ

[sıfat]

  • İçinde et bulunan
  • Eti çok olan

    Etli koyun.

  • Dolgun, kalın

    Aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yenecek kısmı çok olan (meyve)

    Etli, lezzetli bir zeytin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etliye sütlüye karışmamak

Birleşik Kelimeler: etli bitki, etli butlu, etli canlı, etli ekmek, etli meyve, etli pide

ENLİ

[sıfat]

  • Eni büyük olan, geniş

    Kenarları gençliğinde işlediği enli dantellerle çevrili patiska örtülü minderlerde oturuyordu. - Cahit Uçuk

ELTİ

[isim]

  • Kadına göre kocasının erkek kardeşlerinin eşlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar
  • elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz

Birleşik Kelimeler: eltieltiyeküstü

ELİT (Kelime Kökeni: Fransızca élite)

[sıfat]

  • Seçkin

LİET (Kelime Kökeni: Almanca Lied)

[isim]

[müzik]

  • Şarkı

NİTE

[zarf]

[eskimiş]

  • Nasıl, niçin

TEİN (Kelime Kökeni: Fransızca théine)

[isim]

  • Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde

EZEL (Kelime Kökeni: Arapça ezel)

[isim]

  • Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: ezel ebet

EŞİT

[sıfat]

  • Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi

    Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler. - Salâh Birsel

  • Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)

    Herkes ... kanun önünde eşittir. - Anayasa

Birleşik Kelimeler: eşit çenetli

EŞLİ

[sıfat]

  • Eşi olan

[zarf]

  • Eşi ile birlikte

Birleşik Kelimeler: çok eşli, tek eşli

ENEZ

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Hantal, vurdumduymaz

[isim]

  • Edirne iline bağlı ilçelerden biri

İŞTE

[edat]

  • Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık

    İşte bu iki adam bir aralık göz göze geldiler. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

  • Anlatılan bir sözün sonucuna gelindiğini gösterir

    İşte bütün manzara budur! - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Anlatılan şeye dikkat çekmek için kullanılan bir söz

    Ekmek, peynir, yumurta, marul, limon, ne bulursan al işte. - Necati Cumalı

NEŞE (Kelime Kökeni: Arapça neşʾe)

[isim]

  • Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret

    Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi. - Falih Rıfkı Atay

  • Hafif sarhoşluk, çakırkeyif olma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • neşesi kaçmak
  • neşesini bulmak