GÖVDELENMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
GÖVDELENMEK harflerini içeren 6 harfli 26 kelime bulunuyor. 6 harfli GÖVDELENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DÖVMEK21,
EKLEME
- Eklemek işi
- Eklenmiş
Birleşik Kelimeler: ekleme dişi
ENEMEK
- İğdiş etmek
ELEMEK
-
Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek
Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü
- Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek
- İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak
- Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak
- Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek
ELENME
- Elenmek işi
- Yenilen oyuncu veya takımın yarışmalardan çıkması
KELEME
- Sürülmeden bırakılmış (tarla)
- Bakımsız bırakılmış (bağ veya bahçe)
Ata Sözleri ve Deyimler
- keleme olmak
MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)
-
Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık
Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek
- Yeti
- Yelken makarası
DELMEK
-
Delik açmak, delik duruma getirmek
Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü. - Peyami Safa
- İncitmek, kırmak
Birleşik Kelimeler: ciğerdeldi, ağaçdelen, gökdelen, kardelen, kargadelen, zindandelen
DENMEK
-
Ad verilmek
Kadının köylü kılığına girmiş bir şehir kızı denecek kadar nazlı çehresi, endamı ve duruşu var. - Reşat Nuri Güntekin
- Söylenmek, sözü edilmek
DENEME
-
Denemek işi, sınama
Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum. - Nazım Hikmet
-
Son biçimini bulmamış, taslak durumunda olan
İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı. - Halikarnas Balıkçısı
-
Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü
Öykülerimde, denemelerimde beni yazmaya iten yüreğimin taşmasıdır. - Necati Cumalı
Birleşik Kelimeler: deneme hayvanı, deneme tahtası, deneme yayını
KENGEL (Kelime Kökeni: Farsça kenger)
- Kenger
Birleşik Kelimeler: kengel sakızı, sütlü kengel
EGEMEN
-
Yönetimini hiçbir kısıtlama veya denetime bağlı olmaksızın sürdüren, bağımlı olmayan, hükümran, hâkim
Egemen devlet.
- Sözünü geçiren, üstünlük kazanan
ELEMGE
-
Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç
Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
GELEME
- İki yıl sürülmeyen, boş tarla
GELMEK
-
Ulaşmak, varmak
Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş - Bekir Sıtkı Erdoğan
-
Getirmek
Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim. - Necati Cumalı
-
Oturmaya, ziyarete gitmek
Dün akşam amcamlar bize geldi.
-
İsabet etmek
Attığı top gözüme geldi
-
Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek
Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir.
- Ortaya çıkmak, doğmak
-
Belli bir süre dolmak
Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu. - Necati Cumalı
- Belli bir zamana ulaşmak
-
Kadar olmak
Boyu ancak omzuna geliyor.
-
Çıkmak, yönelmek
Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.
-
İzlemek, takip etmek
Çocuklar arkadan geliyordu.
-
Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak
Kahve Brezilya'dan geliyor.
-
Katılmak, eklenmek
Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir.
- Türemek
-
Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek
Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.
-
Sonuç çıkmak
Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.
-
Dayanmak, tahammül etmek
Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.
-
Kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak
Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez. - Memduh Şevket Esendal
Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin. - Refik Halit Karay
-
Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek
Dediğime geldiniz mi?
-
Etkisini herhangi bir biçimde göstermek
Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.
-
Kazanılmak, sağlanılmak
Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.
-
Uymak
Bu ayakkabı sana küçük gelir.
-
Olmak, -e uğramak
Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi.
-
Akmak
Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.
-
Düşmek, rast gelmek
Buraya ışık gelmiyor.
-
Görünmek, sanılmak
Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi. - Haldun Taner
-
Uygun düşmek
Caddelerde oturmaya gelmez. - Ömer Seyfettin
- Başlamak, ortaya çıkmak
-
Mal olmak
Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.
-
Biriyle birlikte gitmek
Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?
-
İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil
Uykusu gelmek.
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.
-
-mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar
Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.
-
Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar
Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek.
-
-dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil
Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.
-
Herhangi bir sırada bulunmak
Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ...-e gelince
- gel de (veya gelsin de)
- gel demesi kolay ama git demesi güçtür
- gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
- geldik yüze, çıktık düze
- geleceği varsa göreceği de var
- gelip çatmak (veya dayanmak)
- gelip geçmek
- gel keyfim gel
- gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...)
- gel zaman git zaman
Birleşik Kelimeler: gelgeç, gelgel, gelip geçici, gide gele, gitmeli gelmeli, varagele, rastgele, taygeldi, gelgelelim, kendigelen, karşı gelim, tümdengelim, söz gelimi, süregelmek
DELEGE (Kelime Kökeni: Fransızca délégué)
-
Kendisine yetki verilerek bir yere veya birinin katına gönderilen kimse, elçi, murahhas
Avrupa'da toplanıp, konuşup dağılan milletlerarası konferanslara delege olarak gönderilmiştir. - Halide Edip Adıvar
- Devlet, parti, sendika vb. kuruluşları toplantılarda temsil eden kimse
- Bilimsel toplantılara bildiri sunmak üzere katılan kimse, katılımcı
Birleşik Kelimeler: başdelege