GÖRÜŞLÜ ile Oluşan Kelimeler (GÖRÜŞLÜ Kelime Türetme)

GÖRÜŞLÜ harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. GÖRÜŞLÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Görüşlü kelimesinin anlamı nedir? Görüşlü ile başlayan kelimeler. İçinde görüşlü olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

GÖRÜŞLÜ24

6 Harfli Kelimeler

ÖRGÜLÜ20, ÖRÜLÜŞ19

5 Harfli Kelimeler

GÖRÜŞ20, GÜLÜŞ16, ÖRÜLÜ15

4 Harfli Kelimeler

GÖRÜ16, ÖRGÜ16, ÖRÜŞ15, ÖŞÜR15, ÖLÜŞ15, ÜLÜŞ11

3 Harfli Kelimeler

GÖL13, ÖLÜ11, ÖRÜ11, GÜL9, GÜR9

GÜL (Kelime Kökeni: Farsça gul)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)
  • Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gül gibi
  • gül gibi bakmak
  • gül gibi geçinmek (veya yaşamak)
  • gülleri yarılmak
  • gülü seven dikenine katlanır
  • gül üstüne gül koklamamak
  • gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz

Birleşik Kelimeler: gülabdan, gülbahar, gülbank, gülbeşeker, gül böceği, gül böreği, güldeste, gülhatmi, gülibrişim, gülistan, gülkurusu, gül kurusu, gül rengi, gül suyu, gülşen, gül yağı, karagül, yabani gül, ayı gülü, Çin gülü, denizgülü, gün gülü, Isparta gülü, ipek gülü, Japon gülü, kır gülü, menekşe gülü, orman gülü, rüzgârgülü, yaban gülü, yayla gülü

GÜR

[sıfat]

  • Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran

    Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. - Ömer Seyfettin

  • Bol, verimli, feyyaz

    Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür - Behçet Necatigil

Birleşik Kelimeler: gürsoluk

ÜLÜŞ

[isim]

[eskimiş]

[toplum bilimi]

  • Kesilen hayvanın etinden alınan pay

ÖLÜ

[sıfat]

  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı

[isim]

  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]

  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]

  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı

ÖRÜ

[isim]

  • Örme işi

[halk ağzında]

  • Yama olarak yapılan örgü

[halk ağzında]

  • Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set

[isim]

[halk ağzında]

  • Otlak

Birleşik Kelimeler: besi örü

GÖL

[isim]

[coğrafya]

  • Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb. olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya tuzsuz durgun su örtüsü

    Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu. - Necati Cumalı

  • Yapay su birikintisi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar
  • göl olmak

Birleşik Kelimeler: göl alası, göl ayağı, göl bilimi, göl kestanesi, artık göl, çöküntü gölü, dağ gölü, krater gölü

ÖRÜLÜ

[sıfat]

  • Örülmüş olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örülü olmak

ÖRÜŞ

[isim]

  • Örme işi

ÖŞÜR (Kelime Kökeni: Arapça ʿuşr)

[isim]

[tarih]

  • Ondalık

ÖLÜŞ

[isim]

  • Ölme işi

    Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor. - Haldun Taner

GÜLÜŞ

[isim]

  • Gülme işi

    Sadece hafif bir tebessüm yüzümde toplandı, açıldı ve bu gülüş ona cevap oldu. - Etem İzzet Benice

GÖRÜ

[isim]

  • Görme yetisi
  • Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret

    Buranın görüsü geniş.

[felsefe]

  • Dolaysız kavrama, birden kavrama

Birleşik Kelimeler: hoşgörü, içgörü, öngörü, sağgörü

ÖRGÜ

[isim]

  • Örme işi veya biçimi
  • Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey
  • Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi
  • Örülmüş saç bölüğü, belik

    Kadının başına doladığı örgülerden biri, firketelerden kurtulup omzuna düşüyor eğilince. - Nezihe Meriç

  • Dramatik metinlerde konunun ana çizgisi , olayın işlenişi veya çatısı
  • Yapı

    Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış

    Yaşamın örgüsü içinde gereğinden bile çok çalışkanım. - Nezihe Meriç

[sıfat]

  • Örülerek yapılan, örme

    Örgü bir giysi.

[anatomi]

  • Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum

[tiyatro]

  • Duvar veya ayak örme işi, tarzı

Birleşik Kelimeler: hezaren örgü, pirinç örgü, tel örgü, saç örgüsü

ÖRÜLÜŞ

[isim]

  • Örülme işi

    Bu ağır ve etkili örülüşün ilmikleri arasında sıkışıp inceliyor, ufak ufak koparak toz olup dağılıyordu. - Attila İlhan

ÖRGÜLÜ

[sıfat]

  • Örgüsü olan, örgü biçiminde bulunan

    Külahının altındaki örgülü beyaz saçlarını tutup koparmak ... ihtiyacını duydu. - Ömer Seyfettin

  • Örülmüş

Birleşik Kelimeler: örgülü pilav