GÖRÜNÜRLERDE Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
GÖRÜNÜRLERDE harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli GÖRÜNÜRLERDE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DÖNGÜ19,
NELER
-
çok ve çeşitli şeyler
Bugün neler gördük.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ne âlem
- ne âlemde?
- ne alıp veremiyor?
- ne arar (veya onda ... ne gezer)
- ne arıyor
- ne biçim?
- ne buyrulur?
- ne çare
- ne çıkar
- ne çiçektir, biliriz
- ne dedim de
- ne demek?
- ne demek olsun
- ne demeye
- ne denir (veya dersin)
- ne denli
- ne de olsa
- ne dese beğenirsin?
- nedir ki
- ne diye?
- ne ekersen onu biçersin
- ne fayda
- ne gam
- ne gezer
- ne gibi?
- ne gözle bakmak
- ne güne duruyor?
- ne günlere kaldık!
- ne haber?
- ne hacet
- ne haddine!
- ne hâlde?
- ne hâli varsa görsün
- ne hikmetse (veya hikmettir)
- ne idiği belirsiz
- ne imiş?
- ne ise
- ne istediğini bilmek
- ne iyi!
- ne kadar
- ne kadar olsa
- ne kadar varsa
- ne lazım
- neler de neler, maydanozlu köfteler
- neler neler
- ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
- ne mene
- ne menem
- ne mümkün
- ne münasebet!
- ne o?
- ne olacak!
- ne olduğunu bilememek
- ne oldum delisi olmak
- ne olur (veya olursun veya olursunuz)
- ne olursa olsun
- ne oluyor?
- ne pahasına olursa olsun
- ne söylüyorsun?
- ne var ki
- ne yaparsın (veya yapmalı) ki
- ne yapıp yapıp
- ne yaptığını bilmemek
- ne yazar
- ne yazık ki
- neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
- neyin nesi (kimin fesi)
- neyleyim
- neymiş
- ne yüzle
ELDEN
- Doğrudan
-
Başkasıyla
Parayı elden yolladı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- elden almak
Birleşik Kelimeler: elden düşme, art elden, bir elden, ilk elden, tezelden
ERDEN
- Bakire
-
Bakire olarak, bakire bir biçimde
Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir. - Selim İleri
ENDER (Kelime Kökeni: Arapça ender)
-
Çok az, çok seyrek
Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi. - Burhan Felek
-
Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde
Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi. - Halikarnas Balıkçısı
RENDE (Kelime Kökeni: Farsça rende)
- Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
- Üzerinde küçük delik ve kesici çıkıntıları bulunan, peynir, soğan, havuç vb.ni ufak parçalara ayırmak için kullanılan mutfak aleti
-
Bu aletle ufak parçalara ayrılmış şey
Peynir rendesi. Sabun rendesi.
ERGEN
- Döl verebilecek duruma gelmiş olan, erin, yeni yetme, akil baliğ, baliğ
- Henüz evlenmemiş, bekâr
Ata Sözleri ve Deyimler
- ergene karı boşamak kolay
- ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma
- ergen olmak
ENGEL
-
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap, ket
Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi. - Adalet Ağaoğlu
- Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer
- Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer
- Kara yollarının kenarlarına yapılan korkuluk, bariyer
- Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer
Ata Sözleri ve Deyimler
- engel çıkarmak
- engel olmak
- engel tanımamak
Birleşik Kelimeler: engel balığı, engel sınavı, kutup engel, güvenlik engeli
GELEN
- Gelme işini yapan (kimse veya nesne)
- Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın)
Ata Sözleri ve Deyimler
- gelen ağam giden paşam
- gelene git denilmez
- gelen gideni aratır (veya gelen gidene rahmet okutur)
Birleşik Kelimeler: gelen geçen, gelen giden, ileri gelen
GENEL
-
Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi
Genel seçim. Genel tarih.
-
Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan
Söylediklerim kuşkusuz genel anlamda geçerli. - Adalet Ağaoğlu
-
Yetkisi ve sorumluluğu çok olan
Genel başkan. Genel müdür.
-
Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne)
Genel kitaplık.
-
Bir genelleme sonucunda elde edilen
Genel düşünce.
Birleşik Kelimeler: genel af, genel ağ, genel başkan, genel bütçe, genel coğrafya, genel dil bilimi, genelev, genelgeçer, genel gider, genel görünüm, genel görüşme, genel grev, genel kadın, genelkurmay, genel kurul, genel kütüphane, genel müdür, genel ölçek, genel sekreter, genel uygunluk bildirimi, genel yazman, genel yetenek, genel zekâ
GEREN
- Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak
LEDÜN (Kelime Kökeni: Arapça ledunn)
- Tanrı katı
Birleşik Kelimeler: ledün ilmi
DÜNÜR
- Eşlerin baba ve analarının birbirlerine göre durumu
Ata Sözleri ve Deyimler
- dünür düşmek
- dünür gezmek
- dünür gitmek
DENGE
- Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene, balans
-
Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar
Ruhsal denge.
-
Siyasi güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması
Dünyadaki bütün dengeler değişti. Artık ne Sovyetler var, ne komünizm tehlikesi. - Ahmet Ümit
- Ekonomik hayatın uyumlu düzeni
- Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hâli
Ata Sözleri ve Deyimler
- dengesi bozulmak
- dengesini kaybetmek
- dengeyi sağlamak
Birleşik Kelimeler: denge fiyatı, denge kalası, denge taşı, iç denge, kararlı denge, kararsız denge, toplumsal denge, arz talep dengesi, borçluluk dengesi, bütçe dengesi, elektrolit dengesi, ışınım dengesi, sahne dengesi
ÜLGER
- Şeftali vb.nin üzerinde bulunan ince tüy
- Hav (I)
- Özdeyiş
DÖNER
-
Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
Döner dolap
-
Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap
Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu. - Çetin Altan
Birleşik Kelimeler: döner ayna, döner kapı, döner kavşak, döner kebap, döner kule, döner sahne, döner sermaye, yaprak döner