GÖREVLİLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

GÖREVLİLİK harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli GÖREVLİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖREV21, GÖVEK21, GÖVEL21, GÖLEK15, VERGİ15, EVRİK11, EVLİK11, KİRVE11, LİKÖR11, VEKİL11, GELİR9, ERKLİ5, ERLİK5, EKİLİ5, ELLİK5, İLERİ5, İLKEL5, KİLER5, KİRLİ5, KİRİL5, KİLLİ5, KELLİ5, LİRİK5

ERKLİ

[sıfat]

  • Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, nüfuzlu, muktedir, kadir

ERLİK

[isim]

  • Erkeklik, yiğitlik

[askerlik]

  • Er olma durumu

EKİLİ

[sıfat]

  • Ekilmiş olan, mezru

    Ekili tarla.

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLERİ

[isim]

  • Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
  • Bir şeyin ulaşılacak yönü

    Yolun ilerisi düz.

  • Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra

[sıfat]

  • Önde bulunan

    İleri karakol. İleri hat.

[sıfat]

  • Doğrusundan daha çok gösteren (saat)

    Saat beş dakika ileridir.

[sıfat]

[mecaz]

  • Benzerlerini geride bırakmış

    İleri fikirler.

[zarf]

  • Öne doğru, ileri doğru

    Masayı biraz ileri çekelim.

[ünlem]

  • `Amaca doğru durmadan yürü` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! - Atatürk

[spor]

  • Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ileri (veya ileriye) gitmek
  • ileri almak
  • ileri atılmak (veya çıkmak)
  • ileri geçmek
  • ileri gelmek
  • ileri götürmek
  • ilerisine gitmek
  • ileri sürmek
  • ileri varmak
  • ileriyi görmek

Birleşik Kelimeler: ileri gelen, ileri geri, ileri görüş, ileri gözetleyici, ileri karakol, ileri teknoloji, ileri uç, ileri vites

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KİLER (Kelime Kökeni: Farsça kilār)

[isim]

  • Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap

    Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin

KİRLİ

[sıfat]

  • Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves
  • Aybaşı durumunda bulunan (kadın)

[mecaz]

  • Toplumun değer yargılarına aykırı olan

    Bu isim bana bir zamanlar İstanbul'un en kirli âlemlerinde yuvalanmış bir simayı hatırlattı. - Halit Ziya Uşaklıgil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kirliye atmak

Birleşik Kelimeler: kirli çamaşır, kirli çıkı, kirlihanım, kirlihanım peyniri, kirli kan, kirlikartopu, kirli sarı

KİRİL (Kelime Kökeni: Cyrill özel adından)

[isim]

  • Kiril alfabesi

Birleşik Kelimeler: Kiril alfabesi

KİLLİ

[sıfat]

  • İçinde kil bulunan

    Killi kütle. Killi şist.

KELLİ

[edat]

[halk ağzında]

  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı

LİRİK (Kelime Kökeni: Fransızca lyrique)

[sıfat]

  • Coşkun, ilhamla dolu

    Hiçbir millet Fuzuli ve Nedim ayarında iki büyük lirik şair gösteremez. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

[edebiyat]

  • Çok etkili, coşkun, genellikle kişisel duyguları dile getiren edebiyat

[edebiyat]

  • Eski Yunan edebiyatında lir eşliğinde söylenen (şiir)

Birleşik Kelimeler: lirik şiir

GELİR

[isim]

  • Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat

    Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. - Mahmut Yesari

  • Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat

Birleşik Kelimeler: gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli

EVRİK

[sıfat]

[matematik]

[mantık]

  • Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem)

    `Üçün altıya oranı, altının on ikiye oranı gibidir` ve `on ikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir` önermeleri, birbirinin evriğidir.

EVLİK

[sıfat]

  • Hanelik