GÖNDERMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
GÖNDERMEK harflerini içeren 6 harfli 21 kelime bulunuyor. 6 harfli GÖNDERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖNDER18,
KERMEN
- Kale
DERKEN
-
Dendiği hâlde
Bitti bitiyor derken hâlâ bitmeyen havaalanı.
-
Tam o sırada
Derken yağmur iyice bastırmış, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı. - İhsan Oktay Anar
-
... diye düşünürken
Akşamdan önce varacağız derken ancak gece yarısı varabildik.
-
Hemen sonrasında
Önce maddi kısıtlamalar yüzünden deneyler durdurulmuş, derken pek çok kişi işten çıkarılmıştı. - Elif Şafak
DERNEK
-
Toplantı, düğün
Tıpkı bir düğün, dernek, eğlence biter gibi tatlı tatlı oldu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet
Edebiyat Derneğinde şiir dünyamızın eski, yeni, birçok şöhretleriyle tanıştım. - Yusuf Ziya Ortaç
- Pazar veya panayır kurulan gün, deri (II)
Ata Sözleri ve Deyimler
- dernek kurmak
Birleşik Kelimeler: dernekevi, düğün dernek, gizli dernek
DENMEK
-
Ad verilmek
Kadının köylü kılığına girmiş bir şehir kızı denecek kadar nazlı çehresi, endamı ve duruşu var. - Reşat Nuri Güntekin
- Söylenmek, sözü edilmek
DERMEK
-
Bir araya getirmek, derlemek, toplamak, devşirmek
Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben - Faruk Nafiz Çamlıbel
KENGER (Kelime Kökeni: Farsça kenger)
- Birleşikgillerden, yaprakları dikenli yaban bir bitki, eşek dikeni, kengel (Cynara cardunculus)
Birleşik Kelimeler: kenger sakızı
GERMEK
-
Bir şeyin uçlarından veya kenarlarından çekerek gergin duruma getirmek
Yayı daha germe / Kıracaksın - Behçet Necatigil
- Gergin bir şeyle örtmek
- Kol, bacak, uzatmak
- Gergin duruma getirmek, gerginlik yaratmak, sinirlendirmek
Birleşik Kelimeler: gergevşet
GERMEN (Kelime Kökeni: Latince)
- Canlı yaratıklarda gametlere dayanan ve gametlerle taşınan üreme ögelerinin tümü
GERDEK (Kelime Kökeni: Farsça girdek)
-
Gelin ve damadın düğün gecesi baş başa kalmaları ve ilk kez birlikte olmaları
İki yüz yaşına bastıktan sonra mı gerdek sefası süreceğiz acaba? - Falih Rıfkı Atay
Ata Sözleri ve Deyimler
- gerdeğe girmek
GEDMEK
- Gedik açmak, çentmek, delmek
ÖNERME
- Önermek işi
- Kabul edilmesi için öne sürülen düşünce, teklif
- Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye
Birleşik Kelimeler: açık önerme, bileşik önerme, büyük önerme, küçük önerme, temel önerme, tikel önerme, tümel önerme
ÖDENEK
- Bir iş için ayrılan belli para, tahsisat
- Parlamento üyelerine, görevleri sebebiyle verilen, yolluk dışında kalan para
- Devlet harcamalarının yapılabilmesi için her yılın bütçesiyle yürütme organına verilen harcama izni
Birleşik Kelimeler: ek ödenek, örtülü ödenek, makam ödeneği
DÖNMEK
-
Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek
İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Geri gelmek, geri gitmek
Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük. - Halikarnas Balıkçısı
-
Yönelmek
Babam birdenbire bana döndü. - Sait Faik Abasıyanık
-
Sapmak
Gülümseyerek bir köşeyi döndü. - Peyami Safa
-
Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek
Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü. - Aka Gündüz
-
Sınıfta kalmak
Çocuk çalışmazsa bu yıl döner.
-
Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek
Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar. - Reşat Nuri Güntekin
- Belirli bir yerde dolaşmak
-
Kendini bir yandan bir yana çevirmek
Yatağında sabaha kadar dönüp durdu.
- Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek
-
Söz konusu etmek, hatırlamak
Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim. - Haldun Taner
- Bırakılan bir konu veya işe başlamak
-
Hileyle, gizlice yapılmak
Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama anlayamıyorum. - Refik Halit Karay
-
İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek
Annesinin İtalyan Yahudisiyken döndüğünü söylemişti. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- döne dolaşa
- dönüp dolaşmak
- dönüp geriye bakmak
Birleşik Kelimeler: fırdöndü, gündöndü, yanardöner, köşe dönücü
ÖDENME
-
Ödenmek işi
Aylık ücretin ödenmesi de garip bir biçim almıştı. - Adalet Ağaoğlu
ÖDEMEK
-
Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek
Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım. - Refik Halit Karay
- Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek
- Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek
-
Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek
Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi.
-
Bir işin, bir görevin karşılığını vermek
Emekliye ayrıldıktan sonra keresteciliğe başladı ama eline geçen, alın terini ödemiyordu. - Eflâtun Cem Güney
- Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak
Birleşik Kelimeler: ödegeç