GLOBALLEŞME Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

GLOBALLEŞME harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli GLOBALLEŞME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Globalleşme ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Globalleşme olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GEBE10, AGEL8, EŞME8, GALE8, GELE8, MEŞE8, ŞEMA8, BALO7, LAŞE7, ŞALE7, BALE6, BELA6, LOME6, MOLA6, OLMA6, ALEM5, AMEL5, EMEL5, ELMA5, ELEM5, LAME5, MEAL5, MALE5, LALE4

LALE (Kelime Kökeni: Farsça lāle)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi (Tulipa gesneriana)
  • Meyve koparmak için ucuna üçlü veya dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık

[tarih]

  • Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka

Birleşik Kelimeler: lale ağacı, denizlaleleri, Acem lalesi, dağ lalesi, İstanbul lalesi, Manisa lalesi, Muş lalesi, Osmanlı lalesi

ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren
  • Dünya, cihan

    İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı konu ile ilgili kimseler
  • Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

    Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Belli bir grupraki canlıların bütünü

    Hayvanlar âlemi.

  • Durum ve şartlar

    Evlilik âlemi.

[zamir]

  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

  • Ortam, çevre

    Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar

  • Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
  • Farklı davranış içinde bulunan kimse

[mecaz]

  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]

  • Bayrak
  • Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

[mecaz]

  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak

AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)

[isim]

  • Yapılan iş, edim, fiil

[din bilgisi]

  • Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları

[mecaz]

  • İshal

Birleşik Kelimeler: aksülamel

EMEL (Kelime Kökeni: Arapça emel)

[isim]

  • Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek

    Bu emele vasıl olmak için bütün gayretimi sarf edeceğim, elimden geleni yapacağım. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emel beslemek
  • emeline alet etmek

ELMA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
  • Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elma da alma da demesini biliriz
  • elma gibi
  • elmanın dibi göl, armudun dibi yol
  • elmayı çayıra, armudu bayıra

Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması

ELEM (Kelime Kökeni: Arapça elem)

[isim]

  • Acı, üzüntü, dert, keder

    Bu derdi huy edinenler elem çekmez. - Necip Fazıl Kısakürek

LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)

[isim]

  • Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri

[sıfat]

  • Böyle bir kumaş veya deriden yapılan

    Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk

MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Anlam, kavram, mefhum

    Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz

  • Ortaya çıkan şey, sonuç, netice

BALE (Kelime Kökeni: Fransızca ballet)

[isim]

  • Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü

    Nizamlı bir hareketler sisteminin ne olduğunu anlamak için bir baleyi seyretmelisiniz. - Mehmet Kaplan

BELA (Kelime Kökeni: Arapça belā)

[isim]

  • İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum

    Kumar, toplum için büyük bir beladır.

  • Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse

    Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Hak edilen ceza

    Allah belasını verdi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bela (veya belasını) aramak
  • bela çıkarmak
  • bela getirmek
  • bela kesilmek
  • belalar mübareği
  • bela okumak
  • bela olmak
  • belası
  • belasını bulmak
  • belaya çatmak (veya girmek veya uğramak)
  • belayı satın almak

Birleşik Kelimeler: defibela, güç bela, püsküllü bela, tatlı bela, yedi bela, zor bela, ar belası, baş belası, gönül belası, namus belası, hatır belasına

MOLA (Kelime Kökeni: İtalyanca mola)

[isim]

  • Yorgunluğu gidermek için duraklama

    Köye gidinceye kadar iki yerde mola verdik.

  • Ara verme

[denizcilik]

  • Koyuverme

    Halatı, mola ettiler.

[spor]

  • Voleybol ve basketbolda takımların oyun içinde taktik alışverişleri yapmak için aldıkları dinlenme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mola almak
  • mola vermek

Birleşik Kelimeler: mola taşı, ihtiyaç molası

OLMA

[isim]

  • Olmak işi

BALO (Kelime Kökeni: İtalyanca ballo)

[isim]

  • Danslı ve özel giysili gece eğlencesi

    Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış. - Mahmut Yesari

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balo vermek

Birleşik Kelimeler: maskeli balo, kıyafet balosu

LAŞE (Kelime Kökeni: Farsça lāşe)

[isim]

[eskimiş]

  • Leş

ŞALE (Kelime Kökeni: Fransızca chalet)

[isim]

[mimarlık]

  • Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu