GLADYATÖRLÜK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
GLADYATÖRLÜK harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli GLADYATÖRLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖYÜK19,
AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)
- Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
- İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân
KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)
-
Tren
Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu
-
Taşıt dizisi
Otomobil katarı. Yük katarı.
- Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi
Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı
TARAK
-
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin
- Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
- Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
- Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
- İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
- Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
- Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarak vurmak
Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı
TARLA
-
Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası
Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı
-
Deniz hayvanlarının çok olduğu yer
İstiridye tarlası. Midye tarlası.
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarla açmak
- tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
- tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
- tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı
Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası
TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)
- Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
Birleşik Kelimeler: talakıselase
TAKLA
- Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
Ata Sözleri ve Deyimler
- takla atmak
- takla attırmak
Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla
ARDAK
- İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç
AYLAK
-
İşsiz, boş gezen, avare (kimse)
Develer daylak / Sevenler aylak / Sen kimin yârisin / Her yanın oynak - Halk türküsü
Ata Sözleri ve Deyimler
- aylak adam işidir
- aylak olmak
DALAK
- Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
- Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
- Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
- Bal peteği
Ata Sözleri ve Deyimler
- dalak kestirmek
Birleşik Kelimeler: dalak otu, dağ dalak otu, tüylü dalak otu, arı dalağı
KALYA (Kelime Kökeni: Arapça ḳalya)
- Sadeyağ ile pişirilen bir tür kabak veya patlıcan yemeği
KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)
-
Ölçüsünde, derecesinde
Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık
-
Büyüklüğünde, genişliğinde
Bacak kadar çocuk.
Avuç içi kadar yer.
-
Dek
Saat ona kadar sokaklarda gezdi. - Peyami Safa
-
Gibi
İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur. - Sait Faik Abasıyanık
-
Denli
Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Süre belirten bir söz
Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi. - Refik Halit Karay
-
Miktarda, derecede
İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar
-
Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz
Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu. - Falih Rıfkı Atay
KALAY
- Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7, yoğunluğu 7,29 olan, 232 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir element (simgesi Sn)
-
Kalaylanmış bir kabın üzerindeki alaşım tabakası
Pencereye, elinde yeni kalaydan çıkmış bir bakır sahanla orta yaşlı kadın geldi. - Osman Cemal Kaygılı
- Aldatıcı görünüş
- Sövme, küfür
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalayı basmak
Birleşik Kelimeler: kalaybalık, kalayhane
KAYRA
- Yüksek tutulan veya sayılan birinden gelen iyilik, lütuf, ihsan, atıfet, inayet
Birleşik Kelimeler: Tanrı kayrası
KAYAR
- Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
- Pay
YARAK
- Silah
- Erkeklik organı
Birleşik Kelimeler: dalyarak