[isim]

• Geçme işi

  Bekleme sabırsızlığını çoktan kaybetmiş olduğum için vaktin geçişini pek fark etmiyordum. - Reşat Nuri Güntekin

• Herhangi bir durumdaki değişme, intikal

  Geçiş dönemi.

• Resimde iki ayrı rengi birbirine bağlayan ara ton

[dil bilimi]

• Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi

[müzik]

• Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Nesne ile kullanılan (fiil), müteaddi: Sevmek (okuma-yı sevmek), görmek (ev-i görmek), kırmak (cam-ı kırmak), dökmek (süt-ü dökmek) gibi

[isim]

• Geçişme işi, tedahül

[biyoloji]

• Yarı geçirgen bir zarla birbirinden ayrılmış iki sıvının karşılıklı geçerek birbirine karışması, hulul, ozmoz

[ruh bilimi]

• Belirli bir işi yapma yeterliliğinin ilişkili veya bağlantılı başka bir işi yapma sonucunda artması, intikal

[isim]

• Geçişmek işi

[fizik]

• Yarı geçirgen bir çeperin iki yanına yerleştirilmiş, derişikliği farklı iki sıvıdan oluşan yer değiştirme olayı, hulul, ozmoz

[fizik]

• Moleküllerin kinetik enerjileri sebebiyle çok yoğun bir bölgeden az yoğun bir bölgeye hareketleri, difüzyon

[nesnesiz]

[-le]

• Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek

[isim]

• Geçişli olma durumu

[isim]

• Geçiştirmek işi

[-i]

• Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak

  Babama yazdığın mektupta eskülabi bir cümle ile geçiştirmişsin. Demek iş yok. - Sabahattin Eyuboğlu

• Az bir zararla atlatmak, kurtulmak

  Nihat bu kazayı da geçiştirince tekrar gözlerini apartmanın kapısına dikti. - Peyami Safa

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Nesne ile kullanılmayan (fiil), lazım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi

[isim]

• Geçiştirilmek işi

  Bunların akademik tartışmalarla geçiştirilmeye tahammülleri yoktu. - Haldun Taner

[nesnesiz]

• Geçiştirme işi yapılmak

[sıfat]

[tıp]

• Tedavi edici etkisi olmayan, ağrı ve sızıları geçici olarak azaltan, dindiren (ilaç vb.), palyatif

[isim]

• Geçişsiz olma durumu