GEÇİM ile Oluşan Kelimeler (GEÇİM Kelime Türetme)

GEÇİM harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. GEÇİM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Geçim kelimesinin anlamı nedir? Geçim ile başlayan kelimeler. İçinde geçim olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

GEÇİM13

4 Harfli Kelimeler

GEMİ9, İMGE9, İÇME8

3 Harfli Kelimeler

GEÇ10, GEM8, ÇİM7, MEÇ7

2 Harfli Kelimeler

GE6, ÇE5, İÇ5, EM3, İM3, ME3, Mİ3

EM

[isim]

[halk ağzında]

  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak

İM

[isim]

  • İşaret
  • Alamet

Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi

ME

  • Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca

Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti

ÇE

  • Türk alfabesinin dördüncü harfinin adı, okunuşu

İÇ

[isim]

  • Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı

    Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan

  • Oyuk şeylerin boşluğu
  • Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta

    Tahtanın içi çürümüş.

  • Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
  • Ten ile dış giysiler arası

    Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener

  • Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm

    Ekmek içi. Ceviz içi.

  • Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
  • Mide, bağırsak, karın

    İçi bulanmak. İçi sürmek.

  • Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri

    İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan

    Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.

  • Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım

[sıfat]

  • Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan

    İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa

[sıfat]

  • İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan

    İç dünyamız.

[mecaz]

  • Muhteva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iç (veya içini) dökmek
  • iç açmak
  • iç bağlamak
  • iç çekmek
  • iç etmek
  • iç geçirmek
  • iç gıcıklamak
  • içi açılmak
  • içi alaylı, dışı kalaylı
  • içi almamak
  • içi bayılmak
  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
  • içi boşalmak
  • içi bulanmak
  • içi burkulmak
  • içi cız etmek
  • içi çekmek
  • içi daralmak
  • içi dayanmamak
  • içi dışı bir (olmak)
  • içi dışına çıkmak
  • içi erimek
  • içi ezilmek
  • içi ezim ezim ezilmek
  • içi geçmek
  • içi gitmek
  • içi götürmemek
  • içi hop etmek
  • içi ısınmak
  • içi içine geçmek
  • içi içine sığmamak
  • içi içini yemek
  • içi kabul etmemek
  • içi kağşamak
  • içi kalkmak (veya kabarmak)
  • içi kan ağlamak
  • içi kapanmak
  • içi kararmak
  • içi kazınmak (veya kıyılmak)
  • içinde duymak
  • içinde kaybolmak
  • içinden bir şeyler kopmak
  • içinden çıkmak
  • içinden geçirmek
  • içinden geçmek
  • içinden gelmek
  • içinden gülmek
  • içinden kan gitmek
  • içinden konuşmak
  • içinden okumak
  • içinden olmak
  • içinden yanmak
  • içinde yüzmek
  • içine almak
  • içine ateş atmak
  • içine ateş düşmek
  • içine atmak
  • içine baygınlıklar çökmek
  • içine çekilmek (veya kapanmak)
  • içine çekmek
  • içine daralma gelmek
  • içine dert olmak
  • içine doğmak
  • içine dokunmak
  • içine etmek (veya sıçmak)
  • içine fenalık gelmek (veya basmak)
  • içine hüzün çökmek
  • içine işlemek
  • içine kurt düşmek
  • içine kuşku çökmek
  • içine oturmak
  • içine sinmek
  • içine sokacağı gelmek
  • içine su serpilmek
  • içine tükürmek
  • içini açmak
  • içini bayıltmak (veya kıymak)
  • içini boşaltmak
  • içini burkmak
  • içini çekmek
  • içini çürütmek
  • içini dondurmak
  • içini ezmek
  • içini ısıtmak
  • içini karartmak
  • içini kemirmek
  • içini kurt yemek (veya kemirmek)
  • içinin ateşi küllenmek
  • içinin yağı erimek
  • içini okumak
  • içini parçalamak (veya parça parça etmek)
  • içini sarmak
  • içini sıkmak
  • içini sızlatmak
  • içini yakmak
  • içini yemek
  • içi paralanmak (veya parçalanmak)
  • içi rahat etmek
  • içi sıkılmak
  • içi sızlamak
  • içi sürmek
  • içi titremek
  • içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
  • içi yağ bağlamak
  • içi yanmak
  • iç tutmak

Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi

GE

  • Türk alfabesinin sekizinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Germanyum elementinin simgesi

ÇİM

[isim]

[bitki bilimi]

  • Buğdaygillerden, bahçelerin, yol kenarlarının ve parkların yeşillendirilmesinde yararlanılan çok yıllık bitki (Lolium)
  • Yeşilliği bol olan yer

    Her fâni güneşten, çimden nasibini alıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

Birleşik Kelimeler: çim çim, çim kayağı

MEÇ (Kelime Kökeni: Fransızca mèche)

[isim]

  • Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç

[isim]

  • Saçın küçük tutamlar biçiminde değişik renklerde boyanmış durumu

İÇME

[isim]

  • İçmek işi

    Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilaç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak, içmece

Birleşik Kelimeler: içme suyu, yeme içme

GEM

[isim]

  • Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç

    Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gem almak
  • gem almamak
  • gem almayan atın ölümü yakındır
  • gemi azıya almak
  • gemini kısmak
  • gem vurmak

GEMİ

[isim]

[denizcilik]

  • Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine

    Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık. - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gemi baş vurmak
  • gemi dövünmek
  • gemi gezmek
  • gemi karaya oturmak
  • gemileri yakmak
  • gemisini kurtaran kaptan
  • gemisini yürütmek
  • gemisi şapa oturmak
  • gemiyi rotasına koymak
  • gemiyi tutmak
  • gemiyi yatırmak

Birleşik Kelimeler: gemi adamı, gemi aslanı, gemi bozma, gemi çıkışı, gemi enkazı, gemi ızgarası, gemi iskeleti, gemi leşi, gemi müdürü, gemi takımı, gemi yatağı, balast gemi, buharlı gemi, bulaşık gemi, yelkenli gemi, ateş gemisi, cankurtaran gemisi, çıkarma gemisi, dökme yük gemisi, harp gemisi, hava gemisi, hastane gemisi, kablo gemisi, kabotaj gemisi, karakol gemisi, kılavuz gemisi, kumandan gemisi, kurtarma gemisi, kuru yük gemisi, mayın arama tarama gemisi, mayın gemisi, sancak gemisi, sarnıç gemisi, savaş gemisi, ticaret gemisi, uzay gemisi, yelken gemisi, yolcu gemisi, yük gemisi

İMGE

[isim]

  • Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya
  • Genel görünüş, izlenim, imaj

    Efsanevi asi kız imgesine, bu imgenin kararlı ödünsüzlüğüne kavuşabilirdi. - Murathan Mungan

[ruh bilimi]

  • Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj

[ruh bilimi]

  • Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj

GEÇ

[sıfat]

  • Belirli zamandan sonra olan

    Gecenin geç ve yıldızsız bir saatiydi. - Nazım Hikmet

[zarf]

  • Kararlaştırılan, beklenen veya alışılan zamandan sonra, erken karşıtı

    Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geç kalmak
  • geç olsun da güç olmasın

Birleşik Kelimeler: geçdoğan, er geç

GEÇİM

[isim]

  • Geçinme işi, geçinme araçları, geçinme, maişet

    Geçimini dülgerlikle sağlardı. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Anlaşma, uyum

    Aralarında geçim yok.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geçimini doğrultmak

Birleşik Kelimeler: geçim derdi, geçim dünyası, geçim kapısı, geçim sıkıntısı, geçim yolu, geçim zorluğu