GEÇENEK ile Oluşan Kelimeler (GEÇENEK Kelime Türetme)

GEÇENEK harflerinden oluşan 23 kelime bulunuyor. GEÇENEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Geçenek kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

GEÇENEK14

5 Harfli Kelimeler

GEÇEK12, GEÇEN12, ÇENEK8

4 Harfli Kelimeler

GENÇ11, GEÇE11, GENE8, ÇENE7, ÇENK7, KEÇE7, ENEK4, KENE4

3 Harfli Kelimeler

GEÇ10, EGE7, GEN7, ÇEK6, EKE3

2 Harfli Kelimeler

GE6, ÇE5, EK2, EN2, KE2, NE2

EK

[isim]

  • Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça

    Yazının ekleri.

  • Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave

    Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki.

  • Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri
  • İki borunun birbirine birleştirildiği yer

[sıfat]

  • Eklenmiş, katılmış

    Okul müdürüyken okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış. - Haldun Taner

[dil bilgisi]

  • Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ek bent olmak
  • ekini belli etmemek

Birleşik Kelimeler: ek bileziği, ek bütçe, ek ders, ek eylem, ek fiil, ek görev, ek gün, ek kart, ek kök, ek oylum, ek ödenek, ek poliçe, ek süre, ek tahsisat, iç ek, işlek ek, ön ek, son ek, aidiyet eki, bildirme eki, çekim eki, çoğul eki, çokluk eki, durum eki, edilgenlik eki, eşitlik eki, hâl eki, ilgi eki, iyelik eki, kişi eki, küçültme eki, nispet eki, olumsuzluk eki, soru eki, şahıs eki, topluluk eki, türetme eki, yapım eki, yokluk eki, yön eki, yön gösterme eki, zaman eki, çatı ekleri

EN

[isim]

  • Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı

    Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret

[zarf]

  • Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime

    En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • en kötü günümüz böyle olsun

Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte

KE

  • Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu

NE

  • Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Neon elementinin simgesi

[zamir]

  • Hangi şey
  • Her şey

    Ne görse ister. Kimin nesi varsa. Ne isterse yapar.

  • Birçok şey

    Neler söylüyor? İnsan aklı neler keşfediyor?

[sıfat]

  • Hangi

    Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[sıfat]

  • Nasıl

    Bu ne kıyafet?

[zarf]

  • Neden

    Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek

[zarf]

  • Şaşma veya abartı bildiren bir söz

    Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!

  • `Sana ne, bana ne` gibi sorularda `ne ilgisi var` anlamına gelen bir söz

    Zahmeti ben çekeceğim, sana ne?

[ünlem]

  • Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem

    Ne, yıkıldı ha!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle

Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım

EKE

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Büyük, yetişkin, yaşlı, kart

[isim]

[mecaz]

  • Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk

ENEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş

KENE

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kene gibi yapışmak

Birleşik Kelimeler: kene ağacı, kene göz, kene otu

ÇE

  • Türk alfabesinin dördüncü harfinin adı, okunuşu

ÇEK (Kelime Kökeni: İngilizce check)

[isim]

  • Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge

Birleşik Kelimeler: açık çek, bloke çek, karşılıksız çek, hediye çeki

[isim]

  • Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse

GE

  • Türk alfabesinin sekizinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Germanyum elementinin simgesi

ÇENE (Kelime Kökeni: Farsça çāne)

[isim]

  • Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını sağlayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad

    Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Mengene, kerpeten vb. araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri

[denizcilik]

  • Baş bodoslamasının omurga ile birleştiği yer, çarık

[mecaz]

  • Çok konuşma huyu, gevezelik

    Sende de çene var ha!

[halk ağzında]

  • Köşe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çene çalmak
  • çenen tutulsun!
  • çene patlatmak
  • çenesi açılmak
  • çenesi atmak
  • çenesi durmamak
  • çenesi düşmek
  • çenesi kilitlenmek
  • çenesine vurmak
  • çenesini açmak
  • çenesini açtırmak
  • çenesini bağlamak
  • çenesini bıçak açmamak
  • çenesini dağıtmak
  • çenesini kapatmak
  • çenesinin bağı çözülmek
  • çenesini tutmak
  • çenesi oynamak
  • çene yarıştırmak
  • çene yetiştirmek
  • çene yormak

Birleşik Kelimeler: çene çukuru, çene kavafı, çene yarışı, çene yarıştırma, çenesi düşük, çenesi kuvvetli, çeneye kuvvet, alt çene, çalçene, ökçe çene, üst çene

ÇENK (Kelime Kökeni: Farsça çeng)

[isim]

[müzik]

  • Arpı andıran, telli bir çalgı

KEÇE

[isim]

  • Yapağı veya keçi kılının dokunmadan yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş

    Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

    Keçe çadırların içi biraz ısınsın diye yerlere, kilimlerin üstüne ayı postları serilmişti. - Nezihe Araz

  • Yere serilen halı, kilim vb. yünlü döşemelik

    Yaz geldi, keçeleri kaldırmalı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keçe külah etmek
  • keçe külah olmak
  • keçesini sudan çıkarmak
  • keçeyi suya atmak

EGE

[isim]

  • Veli

GEN

[sıfat]

[eskimiş]

  • Geniş

[sıfat]

  • Üçgen, dörtgen vb. geometri terimlerinde `kenarlı` anlamıyla kullanılan bir söz

Birleşik Kelimeler: altıgen, beşgen, çeşitkenar üçgen, çokgen, dış çokgen, dik üçgen, dikdörtgen, dikgen, dokuzgen, dörtgen, eşkenar dörtgen, eşkenar üçgen, iç çokgen, ikizkenar üçgen, köşegen, küresel üçgen, ongen, sekizgen, üçgen, yedigen

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış (tarla)

    Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım. - Necati Cumalı

[isim]

[biyoloji]

  • İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öge