[zarf]

• Genel olarak, büyük bir çoğunlukla, çoğu kez, çoğun, çoğunlukla, çoklukla, ekseri, ekseriya, ekseriyetle, umumiyetle

  Türkler genellikle konukseverdir.

[isim]

• General olma durumu

• Generalin rütbesi

• Generalin görevi

[-i]

• Varlıklar veya olaylar arasındaki benzerlik bağıntılarını bir düşüncede toplamak, tamim etmek, belirlemek karşıtı

[isim]

• Genellenmek işi

[isim]

• Genelci olma durumu

[isim]

• Genelleşmek işi, taammüm

[nesnesiz]

• Geniş duruma gelmek, büyümek

  Teleskopların kuvveti arttıkça bilinen gök cisimlerinin sayısı ve kâinatın hacmi de genişlemiştir. - Mehmet Kaplan

• Bollaşmak

• Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak

  Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı. - Peyami Safa

[mecaz]

• Yaygın duruma gelmek

  Ünü, ölümünden sonra daha da genişlemişti.

[isim]

• Genişletmek işi

[edebiyat]

• Bir konuyu, ayrıntılarını katarak geliştirme

[nesnesiz]

• Bir kuruluş genç üyelerle yenileşmek

• Genç görünmek

  Yaşlandıkça gençleşen bir adam yalnız verdiği eserlerden değil bundan sonra meydana getireceklerinden dolayı mühimdir. - İbrahim Alâeddin Gövsa

• Yeniden gençlik ve canlılık kazanmak

[sıfat]

[mecaz]

• Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen

  Diyelim, şairlerin ince yapılı, bilim insanlarının dalgın olduğu yolundaki genelgeçer değer yargılarını bağrınıza basmışsınız. - Tomris Uyar