[isim]

• Enli olma durumu

  İstediğin enlilikte kurdele bulamadım. - Mahmut Yesari

[isim]

• Erin olma durumu, büluğ

[isim]

• Eril olma durumu, müzekkerlik

[sıfat]

• İçinde elli tane bulunan

  Ellilik paket.

• Elli yaşında olan

  Ellilik bir kadının elinde kocaman bir çanta ile geldiğini gördük. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Elli kuruş veya elli lira değerinde para

[sıfat]

• İlerlemiş, ileriye varmış

[sıfat]

• Birleşiminde nikel bulunan

• Nikelle kaplanmış

[sıfat]

[felsefe]

• Liberal

[sıfat]

• Erken davranan (kimse)

  Birazdan erkenciler birer ikişer sökün ederler. - Ercüment Ekrem Talu

• Erken olgunlaşan veya yetişen (meyve, sebze)

• Sabahın ilk saatlerinde harekete geçen

[sıfat]

[halk ağzında]

• Tembel, üşenen

[sıfat]

• Ellinin sıra sıfatı, sırada kırk dokuzuncudan sonra gelen

[sıfat]

[felsefe]

• İki anlama da gelen ve iki türlü yorumlanabilecek nitelikte olan, iki anlamlı

  Mısır, ikircil bir kelimedir.

[sıfat]

• Sırada önem bakımından ikinci derecede olan, tali, sekunder

  Savaş cehennemine bizzat tanık olmuş bir adam için, bu hedefin dışında her şey ikincil kalıyordu. - Ayşe Kulin

[sıfat]

• İlerlemeden yana olan, ileri düzeydeki toplumsal ve siyasi gelişmeleri benimsemiş olan (düşünce, kimse vb.), terakkiperver, gerici karşıtı

[sıfat]

• Zayıfa yakın, incecik

  İncerek, uzunca boylu, düzgünce yüzlü, sessiz, terbiyeli bir oğlan. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• İnce olma durumu

• İnce davranış gösterme, kibarlık, zarafet, nezaket

  Yüzündeki incelik, olgunluk onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor. - Halide Edip Adıvar

• Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri

  Bir sihirbaz inceliği ile başlayan iş, bir hamal kabalığı ile bitirilmeli ki neticeye aklı ersin. - Necip Fazıl Kısakürek

• Ayrıntı

  Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım. - Orhan Kemal