GAZİPAŞA ile Oluşan Kelimeler (GAZİPAŞA Kelime Türetme)
GAZİPAŞA harflerinden oluşan 22 kelime bulunuyor. GAZİPAŞA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Gazipaşa kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
GAZİPAŞA22
5 Harfli Kelimeler
GAZAP16
4 Harfli Kelimeler
GAİP12, APAŞ11, APAZ11, AZAP11, GAZİ11, GAZA11, PAŞA11, APİA8
3 Harfli Kelimeler
GAZ10, GİZ10, ŞİP10, ŞAP10, ŞAZ9, AZA6, ŞİA6
2 Harfli Kelimeler
İP6, AŞ5, AZ5, İŞ5, İZ5
AŞ
- Yemek
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşını, eşini, işini bil
- aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
- aş taşınca kepçeye paha olmaz
- aş tuz ile, tuz oran ile
Birleşik Kelimeler: aş damı, aşerme, aşevi, aşhane, aş ocağı, alaca aş, katıklı aş, arabaşı
AZ
-
Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı
Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak
Ata Sözleri ve Deyimler
- aza çoğa bakmamak
- aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
- aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
- az ateş çok odunu yakar
- az bulmak
- az buz olmamak
- az değil
- az gelmek
- az görmek
- az günün adamı olmamak
- azı çoğa saymak (veya tutmak)
- az kaldı (veya kalsın)
- az kaz, uz kaz, boyunca kaz
- az olsun, uz olsun
- az söyle, çok dinle
- az tamah çok ziyan getirir
- az veren candan, çok veren maldan
- az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur
Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından
- Azot elementinin simgesi
İŞ
-
Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma
İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. - Sait Faik Abasıyanık
- Bir değer yaratan emek
-
Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev
Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim. - Ömer Seyfettin
-
Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü
İşler durgun.
-
Kamu yararına yapılan işler
Güvenlik işleri.
-
Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma
Bu evin işi çok.
-
Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek
Sonunda bir iş buldum. - Sait Faik Abasıyanık
- Ticari anlaşma, alışveriş
-
Herhangi bir maksatla kurulan düzen
İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bazı deyimlerde `yarar, çıkar` anlamında kullanılan bir söz
O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez.
-
Yapılan şey, davranış
Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım.
-
Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey
Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü. - Memduh Şevket Esendal
-
Emek, işçilik, ustalık
Bu örtü, işi ağır bir örtüdür.
-
İşlem
İşimi görmediler.
-
Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış
Bu, bir zevk işidir.
-
Yetenek
Demek bende daha iş varmış ki ilin öğretmeni seçtiler. - Muzaffer İzgü
-
Sorun, konu, mesele, maslahat
Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı. - Hüseyin Cahit Yalçın
-
Gizli neden veya maksat
Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti. - Refik Halit Karay
-
Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç
Erg, jul, kilogrammetre, vatsaat, kilovatsaat iş ve enerji birimleridir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- iş (birinde) bitmek
- iş (birinden) bitmek
- iş (birine) kalmak
- iş açmak
- iş almak
- iş amana binince kavga uzamaz
- iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
- iş ayağa düşmek
- iş başa düşmek
- iş bırakmak
- iş bilenin, kılıç kuşananın
- iş bilmek
- iş bitirmek
- iş çatallanmak
- iş çevirmek
- iş çığırından çıkmak
- iş çıkarmak
- iş dayıya düştü
- iş değil
- iş düşmek
- işe almak
- işe bak!
- iş edinmek
- işe girmek
- işe karışmak
- işe koşmak
- iş etmek
- işe yaramak
- iş görmek
- iş göstermek
- işi ...-e dökmek
- işi ...-e vurmak
- işi (bir şeye) vurmak
- işi ahbaplığa dökmek
- işi aksi gitmek
- işi Allah'a kalmak
- işi anlamak
- işi azıtmak
- işi başından aşmak (veya aşkın olmak)
- işi bitmek
- işi bozmak
- işi bozulmak
- işi ciddiye almak
- işi çıkmak
- işi düşmek
- işi ileri götürmek
- işi iş, kaşığı gümüş
- işi iş olmak
- işi kotarmak
- iş inada binmek
- işin alayında olmak
- işin başı
- işinden olmak
- işin doğrusu
- işi ne?
- işine bak!
- işine gelmek
- işine göre
- işine hor bakan boynuna torba takar
- işine koyulmak
- işin fenası
- işin garibi
- işini bilmek
- işini bitirmek
- işin içinde iş var
- işin içinden çıkamamak
- işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak)
- işini görmek
- işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
- işinin adamı
- işini uydurmak
- işini yoluna koymak
- işin kolayına kaçmak
- işin kötüsü
- işin kurdu
- işin kurdu olmak
- işin mi yok
- işin ortasını bulmak
- işin rengi değişmek
- iş insanın aynasıdır
- işin tuhafı
- işin ucu birine dokunmak
- işin üstesinden gelmek
- işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol
- işi olmak
- işi pişirmek
- işi rast gitmek
- işi resmiyete dökmek
- işi sağlama almak
- işi savsaklamak
- işi şakaya dökmek
- iş işlemek
- iş işten geçmek
- işi tatlıya bağlamak
- işi temizlemek
- işi uzatmak
- işi üç nalla bir ata kaldı
- işi yokuşa sürmek (veya koşmak)
- işi yoluna koymak
- işi yolunda (veya tıkırında) gitmek (veya olmak)
- iş karıştırmak
- iş ki
- işler açılmak
- işler arapsaçına dönmek
- işler becermek
- iş mi?
- iş ola
- iş olacağına varır
- iş olsun diye
- iş sarpa sarmak
- iş şirazesinden çıkmak
- işten (bile) değil
- işten el çektirmek
- işten güçten vakit bulamamak
- iş tutmak
- iş vermek
- iş yapmak
- iş yok
Birleşik Kelimeler: iş adamı, iş akdi, iş alanı, işbaşı, iş bırakımı, iş bıraktırımı, iş bilimi, iş birliği, iş bölümü, iş donu, iş eri, iş gezisi, işgüder, iş gücü, iş güç, iş güçlüğü, iş günü, iş hacmi, iş hanı, iş hayatı, iş kadını, iş kazası, iş kolu, iş merkezi, iş önlüğü, iş saati, iş seyahati, iş sözleşmesi, işveren, iş yeri, işe uygun, işi duman, işi tıkırında, ağır iş, beyaz iş, bulaşık iş, çürük iş, götürü iş, ince iş, kârlı iş, Acem işi, Antep işi, ayak işi, çocuk işi, el işi, erkek işi, ev işi, hamur işi, hesap işi, kalem işi, kavaf işi, mancınık işi, Maraş işi, orak işi, orta işi, sıra işi, şıpın işi, tarak işi, usta işi, dış işleri, diyanet işleri, iç işleri, özlük işleri, su altı işleri, yazı işleri, zat işleri
İZ
-
Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
Cinayet izleri.
-
Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
O çağ uygarlığından iz kalmadı.
- Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit
Ata Sözleri ve Deyimler
- iz bırakmak
- izi belirsiz olmak
- izinden yürümek
- izine basmak
- izine dönmek
- izine düşmek
- izine uymak
- izini düşürmek
- izini kaybetmek
- izi silinmek
- iz sürmek
Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi
AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)
-
Üye
Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin
-
Vücut parçası, organ
Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: murahhas aza
ŞİA (Kelime Kökeni: Arapça şīʿa)
- İslamiyette Hz. Ali'ye yandaş olan kimseler
- Şiilik
İP
-
İplik
Tavandan ip yumakları, urganlar, gemici fenerleri sarkardı. - Necati Cumalı
- Asarak öldürme cezası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ip atlamak
- ipe çekmek
- ipe dizmek
- ipe gelesice
- ipe gitmek
- ipe sapa gelmemek
- ipe un sermek
- ipi (birinin) eline geçmek
- ipi çözmek
- ipi kırmak
- ipi koparmak
- ip inceldiği yerden kopar
- ipini çekmek
- ipini kırmak
- ipini koparmak
- ipin ucunu kaçırmak
- ipi sapı yok
- ipiyle kuyuya inilmez
- ip koptuğu yerden bağlanır
- iple çekmek
- ipleri birinin elinde olmak
- ip takmak
- ipten almak
- ipten kazıktan kurtulmuş
- ipten kuşak kuşanmak
Birleşik Kelimeler: ip cambazı, ip iskelesi, ip merdiven, ip torba, ipucu, ipi çürük, ipi kırık, yağlı ip, çamaşır ipi, çırpı ipi, diş ipi, İngiliz ipi
ŞAZ (Kelime Kökeni: Arapça şāẕẕ)
- Ayrık, kural dışı, müstesna
GAZ (Kelime Kökeni: Fransızca gaze)
- Tül
- Normal basınç ve sıcaklıkta olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapma özelliğinde olan akışkan madde
-
Gaz yağı
Aklıma geldi, kilerden bir teneke gaz çıkarttım. - Aka Gündüz
-
Sindirim borusunda, ağızdan yutulan hava ile mayalanma sonucu oluşan uçucu maddelerin karışması
Midede gaz olmak.
-
Gaz lambası
Gözümü açtım ki gazlardan ikisi de sönmüş. - Ahmet Rasim
- Doğal gaz
Ata Sözleri ve Deyimler
- gaza basmak (veya dayanmak)
- gaza gelmek
- gaza getirmek
- gaza yüklenmek
- gaz vermek
Birleşik Kelimeler: gaz beton, gaz bombası, gaz boyaması, gaz dedektörü, gaz göstergesi, gazhane, gazışı, gazışıl, gaz ibiği, gaz korozyonu, gaz lambası, gaz maskesi, gaz ocağı, gazölçer, gaz ölçümü, gaz pedalı, gaz sayacı, gaz sobası, gaz taşı, gaz yağı, gaz yuvarı, çürük gaz, doğal gaz, doğal gaz sayacı, dökme gaz, ham gaz, tam gaz, tüp gaz, zehirli gaz, bağırsak gazı, bataklık gazı, biber gazı, egzoz gazı, elektron gazı, gübre gazı, hardal gazı, hava gazı, hava gazı sayacı, kan gazı, maden gazı, asal gazlar, soy gazlar
GİZ
-
Sır
O gün çözer gibi olmuştu Kütahya çinilerindeki dipdiri renklerin gizini. - Necati Cumalı
- Yelken gemilerinde mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni
ŞİP
- Biz (III)
ŞAP
-
İstekle öperken çıkan ses
Şap diye elinden öptü.
- Birden yere düşme veya çarpma sırasında çıkan ses
Birleşik Kelimeler: şap şap
-
Alüminyum ve potasyum sülfatından veya amonyum alüminyum sülfatından oluşan, sıcak suda eriyen, tadı buruk, antiseptik bir madde
Tevekkeli dememişler: Kırkyıllık şap olur mu, şeker? - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- şapa oturmak
- şap gibi
- şap gibi donmak (veya kalmak)
- şap gibi yanmak
Birleşik Kelimeler: şaphane, Şaphane, şap hastalığı, şap taşı, kızılşap
- İnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası
APAŞ (Kelime Kökeni: Fransızca apache)
-
Hayta
Paris'te bir tramvayın apaşlar tarafından durdurulup soyulması... - Abdülhak Şinasi Hisar
APAZ
- Avuç
- Çok az
AZAP (Kelime Kökeni: Arapça ʿaẕāb)
-
Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç
Azabın, biliyorum, ölümden daha derin / Baba, isyan etmesin gökyüzüne kederin - Faruk Nafiz Çamlıbel
- İslam inanışına göre dünyada günah işlemiş olanlara ahirette verilecek ceza
Ata Sözleri ve Deyimler
- azap çekmek
- azap duymak
- azap vermek
Birleşik Kelimeler: cehennem azabı, kabir azabı, vicdan azabı
-
Anadolu'nun birçok bölgesinde çiftlik uşağı
Ertesi sabah bahçede gezinirken Mehmet, emektar azaplarından birini gördü. - Emine Işınsu
-
Yeniçeriler zamanında gerektikçe sancaklardaki gençlerden toplanıp ordu ve donanmaya katılan asker
Kocası ve büyük oğlu azap olarak orduya gitmişler, azap olarak ölmüşlerdi. - Nihal Atsız