GAYRİMAHDUT Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

GAYRİMAHDUT harflerini içeren 5 harfli 78 kelime bulunuyor. 5 harfli GAYRİMAHDUT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GAYDA13, HAYDA13, HAYDİ13, DAMGA12, GAYUR12, HURDA12, HADİM12, MAHYA12, TUGAY12, UYGAR12, YAHUT12, DUYMA11, GAYRİ11, GADİR11, GİRAY11, HİDRA11, HAYTA11, HUMAR11, HURMA11, HAMUR11, HAMUT11, HATAY11, HAYAT11, MUHİT11, MUHAT11, MAHUT11, MAHUR11, MATUH11, TAYGA11, AGAMİ10, DUYAR10, GUATR10, HİTAM10, HATİM10, HATMİ10, HARAM10, HARİM10, İTHAM10, İHRAM10, MAGRİ10, MAHRA10, MAHİR10, MATAH10, RAHİM10, TAMAH10, AMUDİ9, DİYAR9, DURMA9, GAİTA9, GİTAR9, HARTA9, İHATA9, İHTAR9, RAHAT9, RİYAD9, TARİH9, TAHRA9, YUTMA9, YARDA9, DRAMA8, DAİMA8, DAMAT8, DAMAR8, İMDAT8, MİYAR8, MARDA8, MARYA8, YARMA8, YATMA8, ARİYA7, ARMUT7, AİDAT7, MURAT7, ARTMA6, ARAMİ6, MİRAT6, TAMİR6, ATARİ5

ATARİ

[isim]

  • Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü

ARTMA

[isim]

  • Artmak işi

    Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu. - Metin And

ARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ārāmī)

[isim]

  • MÖ 11-8. yüzyıllarda Mezopotamya'da yaşamış bir halk

MİRAT (Kelime Kökeni: Arapça mirʾāt)

[isim]

[eskimiş]

  • Ayna

TAMİR (Kelime Kökeni: Arapça taʿmīr)

[isim]

  • Onarma, onarım

[mecaz]

  • Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma

    Mademki bir münasebetsizlik etmişsin, bunu tamire imkân yok muydu? - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tamir etmek
  • tamire vermek
  • tamir görmek

Birleşik Kelimeler: tamirhane, tamir takımı

ARİYA (Kelime Kökeni: İtalyanca aria)

[isim]

[denizcilik]

  • Sancağı, yelkeni veya sereni direkten aşağı alma

ARMUT (Kelime Kökeni: Farsça emrūd)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)

[bitki bilimi]

  • Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi

    Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

[argo]

  • Çok bön, çok aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • armudun iyisini (dağda) ayılar yer
  • armudun önü, kirazın sonu
  • armudun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek
  • armudu soy ye, elmayı say ye
  • armut dalının dibine düşer
  • armut gibi
  • armut piş ağzıma düş!

Birleşik Kelimeler: armut hoşafı, armut kabağı, armut kompostosu, armut kurusu, armut top, akça armudu, Amerikan armudu, bey armudu, çakal armudu, dağ armudu, deveci armudu, Hint armudu, Japon armudu, yaban armudu

AİDAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾidāt)

[isim]

  • Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti

    Hele şundan bundan aidat, iane ve yardım toplayıp veya böyle bir yardıma müminleri cebredip vakıf kurmak diye bir şey düşünülemez. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli ödenen para

    Sabahları ekmek dağıtmaya çıkan, ayda bir de aidat toplayan Meryem dışında kimse çalmazdı kapısını. - Elif Şafak

  • Kesenek

Birleşik Kelimeler: üye aidatı, üyelik aidatı

MURAT (Kelime Kökeni: Arapça murād)

[isim]

  • İstek, dilek
  • Amaç, erek, gaye

    Günlerdir gelip bizimle sohbet ediyorsun. Muradın nedir? - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • murada (veya muradına) ermek
  • muradı gözünde kalmak
  • murat almak
  • murat etmek

DRAMA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

  • Dram

DAİMA (Kelime Kökeni: Arapça dāʾimā)

[zarf]

  • Her vakit, sürekli olarak

    Onu daima öper ve sefere çıkacakları zaman en sonra ona veda ederlerdi. - Necip Fazıl Kısakürek

DAMAT (Kelime Kökeni: Farsça dāmād)

[isim]

  • Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi
  • Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi

    Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. - Mahmut Yesari

[eskimiş]

  • Padişah soyundan kız almış olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damat girmek

DAMAR

[isim]

[anatomi]

  • Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal

    Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu. - Peyami Safa

  • Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
  • Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı

    Zengin bir altın damarı.

[mecaz]

  • Soy, yaradılış

[mecaz]

  • Huy

    Cimrilik damarı. Şairlik damarı.

[bitki bilimi]

  • İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru

[hayvan bilimi]

  • Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damardan girmek
  • damarı (veya damarları) kabarmak
  • damarı kurusun!
  • damarına (veya damarlarına) işlemek
  • damarına basmak
  • damarına çekmek
  • damarına girmek
  • damarını bulmak
  • damarı tutmak

Birleşik Kelimeler: damar aktarma, damar damar, damardaraltan, damargenişleten, damar görüntüleme, damar sertliği, damar tabaka, damar tıkanıklığı, atardamar, halkalı damar, kılcal damar, orta damar, toplardamar, damarı bozuk, bilek damarı, can damarı, cin damarı, gazel damarı, korku damarı, maden damarı, su damarı, şah damarı, iletken damarlar

İMDAT (Kelime Kökeni: Arapça imdād)

[isim]

  • Tehlikede olana yapılan yardım

    Gelen imdat kuvvetinden vaktiyle haber alamıyor, mağlup oluyoruz. - Orhan Seyfi Orhon

[ünlem]

  • `Yetişin, kurtarın` anlamlarında bir seslenme sözü

    Ağlıyorsun, imdat, imdat! diyorsun. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imdada (veya imdadına) koşmak (veya yetişmek veya erişmek)
  • imdat etmek
  • imdat ummak

Birleşik Kelimeler: imdat çekici, imdat freni, imdat kolu, sıhhi imdat

MİYAR (Kelime Kökeni: Arapça miʿyār)

[isim]

[eskimiş]

  • Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü

[mecaz]

  • Ölçüt, ölçü

    Pakize bu son fikri fazla beğenmişti ve itiraf edeyim ki Pakize'nin zevki benim için bir çeşit miyar olmuştu. - Ahmet Hamdi Tanpınar

[kimya]

  • Ayıraç