GARİPLEŞMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

GARİPLEŞMEK harflerini içeren 7 harfli 22 kelime bulunuyor. 7 harfli GARİPLEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EPİGRAM16, GELİŞME15, MEŞGALE15, PEKİŞME15, PİŞEKAR14, AMİPLER12, EPRİMEK12, ERGİMEK12, GERİLME12, İPLEMEK12, AŞERMEK11, ERİŞMEK11, EŞİLMEK11, GERİLEK11, GEREKLİ11, İŞLEMEK11, KELEPİR11, MEŞELİK11, ŞEKERİM11, ŞEKERLİ10, KEMERLİ8, MELAİKE8

KEMERLİ

[sıfat]

  • Üzerinde kemeri olan veya kemer takılmış olan

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

  • Kemer biçiminde olan

    Orhan'ın kemerli kapıdan içeriye koşa koşa girdiğini görmedi. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Kavisli olan

    Kemerli burun.

MELAİKE (Kelime Kökeni: Arapça melāʾike)

[isim]

[din bilgisi]

  • Melekler

[halk ağzında]

  • Melek gibi güzel kadın

    Yerin melaikesi misin yoksa cennetin hurisi mi? - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: tınmaz melaike

ŞEKERLİ

[sıfat]

  • İçinde şeker bulunan
  • Lezzetli, tatlı

    Elmalar ferik elmaları gibi kokulu, şekerli, tatlıdır. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: şekerli kahve, orta şekerli

AŞERMEK

[nesnesiz]

  • Hamilelikte bazı yiyeceklere karşı aşırı düşkünlük göstermek, çok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek

ERİŞMEK

[-e]

  • Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak

    Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş. - Necati Cumalı

  • Bir yere ulaşmak, varmak

    Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak

    Yemişler bu yıl çabuk erişti.

[nesnesiz]

  • Zaman gelip çatmak

    Vakit erişti. Bahar erişti.

EŞİLMEK

[nesnesiz]

  • Eşme işine konu olmak

GERİLEK

[sıfat]

  • Kendi üstüne geri dönen veya döner görünen

GEREKLİ

[sıfat]

  • Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri

    Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gerekli görmek
  • gerekli kılmak

İŞLEMEK

[-i]

  • Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek

[nesnesiz]

  • İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak

    Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar şüphesiz sanatının âşığıydı. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek

    O uzun ve derin bakış genç adamın ta yüreğine kadar işlemişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-e]

  • Nakşetmek

    Al bayrağa narin eller işliyor zafer / Uzaklarda yaralanır kahraman nefer - Enis Behiç Koryürek

[nesnesiz]

  • İyi çalışmak, müşterisi bol olmak
  • Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak
  • Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek
  • Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek

    Ali Rıza Bey bu ilk çocuğu ile, bir çiçek meraklısı, bahçesiyle oynar gibi oynamış, onu ancak kendi hayalinde yaşayan mükemmel insan maddelerine göre işlemişti. - Reşat Nuri Güntekin

[-den]

  • İşlek, etkin durumda olmak

    Lütfügiller büyücek bahçelerinin ana yola açılan kapısından işlerlerdi. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Çıban, olgunlaşma yolunda olmak

[nesnesiz]

  • Yara, kapanmamak

[nesnesiz]

  • Gidip gelmek

    Şimdi otomobillerin, otobüslerin işledikleri asfalt caddeden bir zamanlar ne kervan ne insan geçerdi. - Sermet Muhtar Alus

  • Hesapları, kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak

    Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum. - Erhan Bener

  • Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • işleyen demir pas tutmaz (veya ışıldar)

Birleşik Kelimeler: özişler

KELEPİR

[isim]

  • Değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey, okazyon

    Ben akıllı olmasaydım bu kelepiri elden kaçırırdım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelepire konmak
  • kelepir yakalamak

MEŞELİK

[isim]

  • Meşe korusu veya meşe ormanı

AMİPLER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Bir hücreli hayvanların kök bacaklılar sınıfına giren bir takımı

EPRİMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bozulmak, ekşiyip çürümek
  • Yemiş dura dura olgunlaşmak, yumuşamak
  • Erimek

    Piyanonun solmuş ve eprimiş mor kadifeden şamdanlıkları vardı. - Ayşe Kulin

ERGİMEK

[nesnesiz]

[fizik]

  • Sıcaklığı artırılmak yoluyla bir cisim katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek

GERİLME

[isim]

  • Gerilmek işi

[spor]

  • Kasların son uzama gücü ile vücudun bütün bölümlerinde oluşan gergin durum, gevşeme karşıtı