GALVANİZLEMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

GALVANİZLEMEK harflerini içeren 5 harfli 157 kelime bulunuyor. 5 harfli GALVANİZLEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GAZVE18, GEVME16, EVGİN15, GEVEN15, KAVGA15, MEVZİ15, VİGLA15, AVİZE14, EVAZE14, VEZNE14, VEZİN14, VALİZ14, ZEVAL14, ZELVE14, GAMZE13, GİZEM13, GEZME13, AKVAM12, EZGİN12, EMVAL12, GAZAL12, GAZEL12, GALİZ12, GENİZ12, İVMEK12, KAVİM12, KAVMİ12, MEVLA12, MEVKİ12, MANAV12, MAVNA12, MAVAL12, AVLAK11, ALEVİ11, EVLİK11, EVLEK11, ELVAN11, İLAVE11, KAVAL11, KEVEL11, KEVEN11, KAVİL11, VİLLA11, VEKİL11, AGAMİ10, GELME10, KAMGA10, MANGA10, AZMAN9, AZMAK9, AZAMİ9, AKMAZ9, ELGİN9, EZMEK9, ENGEL9, ENZİM9, ELZEM9, EMZİK9, EGALE9, GAİLE9, GELEN9, GENEL9, GELİN9, İZLEM9, İLZAM9, KAZMA9, LEGAL9, MİZAN9, MALAZ9, MELEZ9, MAZAK9, NİZAM9, NAMAZ9, ZALİM9, ZAMAN9, ZEMİN9, ANZAK8, ALİZE8, EZANİ8, EZELİ8, EZİNE8, ENKAZ8, İNZAL8, İZALE8, İZLEK8, KAZAN8, NEZLE8, NAZİL8, NAZİK8, NAZAL8, ZANKA8, ZELİL8, ANMAK6, ANLAM6, ANİME6, ANEMİ6, ALMAN6, ALMAK6, ALLEM6, AMELİ6, AMELE6, AKEMİ6, AKMAN6, EKLEM6, ENLEM6, ELMEK6, EMLAK6, EMLİK6, İNMEK6, İMALE6, İMKAN6, İLMEK6, İMLEK6, İKAME6, İKMAL6, KLİMA6, KAMİL6, KANMA6, KAMAN6, KALEM6, KALMA6, KAİME6, KEMAL6, KEMAN6, KELAM6, KELEM6, LİMAN6, LAMEL6, MİLEL6, MALİK6, MALEN6, MANİA6, MALAK6, MAİLE6, MELEK6, MELAL6, MEKAN6, MELİK6, NEMLİ6, ANLAK5, ANELE5, ALKİL5, ALKAN5, ALENİ5, AKLEN5, AKLAN5, ELLİK5, İLKEL5, KANAL5, KALAN5, KELLE5, KELLİ5, LİKEN5, LAKİN5, NİKEL5, NAKLİ5, NAKİL5

ANLAK

[isim]

[ruh bilimi]

  • Zekâ

ANELE (Kelime Kökeni: İtalyanca anello)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka

ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)

[isim]

[kimya]

  • Alkol kökü

ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)

[isim]

[kimya]

  • Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

ALENİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenī)

[sıfat]

  • Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

    Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: aleni tadat

AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)

[zarf]

[eskimiş]

  • Akıl gereğince, akıl yönünden

AKLAN

[isim]

[coğrafya]

  • Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile

    Karadeniz aklanı.

  • Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KANAL (Kelime Kökeni: Fransızca canal)

[isim]

  • Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu

    Süveyş Kanalı.

    Panama Kanalı.

  • Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat

    Bir kanaldan ötekine geçerken aldığı yüklü transfer bedelini nasıl ödeyecekti bu kadın? - İnci Aral

  • Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti

[anatomi]

  • İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol

[coğrafya]

  • İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz

    Mozambik Kanalı.

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı, hava kanalı, öd kanalı, reçine kanalı, yarım daire kanalları

KALAN

[sıfat]

  • Kalma işini yapan
  • Artan, mütebaki

    Kalan on lirayı Aliş'e verdim. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[matematik]

  • Bir çıkarmanın sonucu

[isim]

[matematik]

  • Bölme işleminde bölünenden artan sayı

KELLE (Kelime Kökeni: Farsça kelle)

[isim]

  • Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı
  • Ekinlerde başak
  • Külçe biçimindeki şeker

    Şekerin kellesi yetmiş üç kuruştan satılıyor. - Attila İlhan

[teklifsiz konuşmada]

  • Baş, kafa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelle götürmek
  • kelle koltukta gezmek
  • kelle koparmak
  • kelle koşturmak
  • kelle kulak yerinde
  • kelle sağ olsun da külah bulunur
  • kellesinden olmak
  • kellesini koltuğuna almak
  • kellesini uçurmak
  • kellesini vurdurmak
  • kelleyi koltuğun altına almak
  • kelleyi vermek

KELLİ

[edat]

[halk ağzında]

  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı

LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı

[tıp]

  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi

LAKİN (Kelime Kökeni: Arapça lākin)

[bağlaç]

  • Ama

    Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Ancak