GALEYANLI Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
GALEYANLI harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli GALEYANLI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GAYE10,
ANAL (Kelime Kökeni: Fransızca anal)
- Anüsle ilgili
- Anüs yoluyla
ALAN
- Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
- Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran
- Yüz ölçümü
- Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer
-
Bir çalışma çevresi
Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır. - Nurullah Ataç
-
İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası
Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı.
- Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü
- Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha
Birleşik Kelimeler: alan araştırması, alan denetimi, alan hızı, alan korkusu, alan koruması, alan savunması, alan talan, alan topu, açık alan, art alan, gideren alan, kamusal alan, kırsal alan, kör alan, manyetik alan, mücavir alan, sulak alan, üretici alan, üretici olmayan alan, yarı alan, yeşil alan, ceza alanı, eğitim alanı, havaalanı, ilgi alanı, iş alanı, kapsama alanı, oyun alanı, penaltı alanı, piknik alanı, rekreasyon alanı, savaş alanı, sit alanı, yargı alanı, yayın alanı, yerleşim alanı
ELAN (Kelime Kökeni: Arapça elān)
-
Şimdi, şu anda, hâlâ, henüz, daha
Zaten evlerinde elan sinide, yer sofrasında yemek yiyorlar. - Refik Halit Karay
LALA (Kelime Kökeni: Farsça lālā)
-
Çocuğun bakım, eğitim ve öğretimiyle görevli kimse
Mekteple ev arasında daima bir lalanın refakatinde gidip gelmeye alıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Şehzadelerin özel eğitmenleri
- Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz
Ata Sözleri ve Deyimler
- lala paşa eğlendirmek
LALE (Kelime Kökeni: Farsça lāle)
- Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi (Tulipa gesneriana)
- Meyve koparmak için ucuna üçlü veya dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık
- Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka
Birleşik Kelimeler: lale ağacı, denizlaleleri, Acem lalesi, dağ lalesi, İstanbul lalesi, Manisa lalesi, Muş lalesi, Osmanlı lalesi
NALE (Kelime Kökeni: Farsça nāle)
- İnleme, inilti
ALIN
- Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
- Bazı şeylerin önü, ön yüzü
-
Karşı
Güneşin alnında durma.
- Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
Ata Sözleri ve Deyimler
- alın damarı çatlamış
- alna yazılan başa gelir
- alnı açık yüzü ak
- alnına kara sürmek
- alnından öpmek
- alnında yazılmış olmak
- alnını karışlamak
- alnının akıyla
- alnının kara yazısı
Birleşik Kelimeler: alın çatı, alın teri, alın yazısı, alnı açık
ALLI
-
Üzerinde al renk bulunan
Allı turnam ne gezersin havada - Halk türküsü
Birleşik Kelimeler: allı pullu
AYLA
- Hale
- Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi
Birleşik Kelimeler: ışık aylası
AYNA (Kelime Kökeni: Farsça āyīne)
-
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? - Orhan Veli Kanık
- Karagöz oyununda perde
-
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha
Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası.
- Atların diz kapağı
-
İyi bir durumda, yolunda
İşimiz ayna.
-
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır. - Haldun Taner
- Küreğin yassı uç bölümü
- Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün
- Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayna gibi
Birleşik Kelimeler: aynagöz, ayna taşı, ayna tırnağı, döner ayna, boy aynası, cüce aynası, deniz aynası, dev aynası, dikiz aynası, endam aynası, ışık aynası
ÂYAN (Kelime Kökeni: Arapça aʿyān)
- İleri gelenler
- Senato üyeleri
- Belli, açık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayan olmak
Birleşik Kelimeler: ayan beyan
AYAL (Kelime Kökeni: Arapça ʿiyāl)
-
Karı, eş
Çocuklar uyumuştur / Efendi gazete okur / Ayali dikiş dikmektedir - Orhan Veli Kanık
ALAY
-
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk
Düğün alayı. Fener alayı.
- Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej
-
Hayvan topluluğu
Bizim alayımız leylek alayı / Havada uçarız dolayı dolayı - Halk türküsü
-
Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu
Topçu alayı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- alaya çıkmak
Birleşik Kelimeler: alay alay, alay beyi, alaybozan, alay malay, bir alay, miralay, bayram alayı, cenaze alayı, düğün alayı, fener alayı, gelin alayı, gidiş alayı, kılıç alayı, mevlit alayı, muhafız alayı, sürre alayı, süvari alayı
- Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma
Ata Sözleri ve Deyimler
- alaya almak
- alaya bozmak
- alaya vurmak
- alay etmek
- alay geçmek
- alay gibi gelmek
Birleşik Kelimeler: alay yollu
AYIN (Kelime Kökeni: Arapça ʿayn)
- Arap alfabesinin on sekizinci harfinin adı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayınları çatlatmak
AYLI
-
Üzerinde ay biçimi bulunan
Üzerlerinde kırmızı aylı beyaz bayrakların sallandığı geniş çadırların önünde öteye beriye gidip gelen doktorlar dolaşıyor. - Nazım Hikmet
-
Ay ışığı olan, mehtaplı
Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu. - Necati Cumalı
- Gebe