G ile Başlayan 6 Harfli Kelimeler

G harfleri ile başlayan 6 harfli 212 kelime bulunuyor. Başında G olan 6 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "g ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde G olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

GÖMGÖK27, GÖÇÜCÜ26, GÖZSÜZ25, GÖZEVİ25, GÖLKÖY24, GÖRÜCÜ23, GÖLOVA23, GÖRMÜŞ22, GÖVERİ22, GOLFÇÜ22, GÖKEVİ22, GEHGEH22, GAFFAR22, GÖMÜLÜ21, GÖÇEBE21, GÖÇKÜN21, GÖKÇÜL21, GÖLCÜK21, GÖLCÜL21, GÜVENÇ21, GÖZLÜK21, GÜÇSÜZ21, GÜDÜCÜ21, GÖRMEZ20, GÖTÜRÜ20, GÖYNÜK20, GÖÇMEK20, GÖÇMEN20, GÖZEME20, GÖZLEM20, GÜVEYİ20, GRAMAJ20, GEÇGEÇ20, GIYGIY20, GERGEF20, GEVHER20, GÖNENÇ19, GÖRDES19, GÖRECE19, GÖRECİ19, GÖYMEK19, GÖZELİ19, GÖÇERİ19, GÖKÇEK19, GÖKŞİN19, GÖZENE19, GÜNDÜZ19, GÜNÜCÜ19, GÜRBÜZ19, GREVCİ19, GASPÇI19, GEVŞEK19, GEVEZE19, GÖMMEK18, GÖNDER18, GÖRDEK18, GÖRKLÜ18, GÖLLÜK18, GOŞİZM18, GÖKSUN18, GÜMÜŞİ18, GÜVELA18, GÜNÖTE18, GRAVÜR18, GAZIŞI18, GAZSIZ18, GARPÇI18, GLAYÖL18, GERCÜŞ18, GÖMLEK17, GÖRKEM17, GÖRMEK17, GÖRSEL17, GOLSÜZ17, GÖKMEN17, GÖKSEL17, GOFRET17, GÜLÜNÇ17, GÜMRAH17, GÜNDEŞ17, GÜZİDE17, GUFRAN17, GÜÇLÜK17, GEÇMEZ17, GEÇMİŞ17, GEĞREK17, GAHİCE17, GELGEÇ17, GEZGİN17, GEVMEK17, GÜZLÜK17, GÖRELE16, GÖRELİ16, GÜRGEN16, GRAFİK16, GRAFİT16, GECECİ16, GEÇİCİ16, GAFLET16, GAMSIZ16, GEZİCİ16, GIRGIR16, GİRDAP16, GİRİFT16, GEVREK16, GOŞİST15, GÜMRÜK15, GÜNCEK15, GÜNCEL15, GÜNDEM15, GÜNISI15, GÜLŞEN15, GÜLLAÇ15, GAYZER15, GARPLI15, GAGALI15, GAMMAZ15, GIYABİ15, GIYBET15, GİDİCİ15, GÜZLEK15, GONDOL14, GÜNLÜK14, GÜRLÜK14, GÜLLÜK14, GRİPLİ14, GÜDERİ14, GAZİNO14, GEÇMEK14, GABYAR14, GADDAR14, GALYUM14, GAMBOT14, GARAİP14, GARGAR14, GELGEL14, GELGİT14, GEZMEK14, GEZMEN14, GIDALI14, GİRGİN14, GLİKOZ14, GELMİÇ14, GEMİCİ14, GERGER14, GERGİN14, GOLLÜK13, GÜTMEK13, GÜLMEK13, GREKÇE13, GULDEN13, GURBET13, GOBLEN13, GLOKOM13, GAZEKİ13, GAZETE13, GECEKİ13, GEÇELİ13, GEÇKİN13, GEDMEK13, GALYOT13, GEZLİK13, GİBİSİ13, GİYMEK13, GLOBAL13, GENZEK13, GENZEL13, GERÇEK13, GERİCİ13, GERZEK13, GABARİ12, GÜRLEK12, GÜLNAR12, GRABEN12, GRANDİ12, GRANÜL12, GRİMSİ12, GLÜTEN12, GAYELİ12, GAYRET12, GASSAL12, GARSON12, GALEBE12, GALİBA12, GAMALI12, GANYAN12, GARİBE12, GERDAN12, GERDEK12, GERDEL12, GEREDE12, GOTLAR11, GRAMER11, GELEME11, GANALI11, GARAMİ11, GELMEK11, GİRMEK11, GİTMEK11, GİTSİN11, GLİKOL11, GEMLİK11, GERMEK11, GERMEN11, GRANİT10, GELENİ10, GALERİ10, GALETA10, GİNELİ10, GENLİK10, GERİLİ10, GETİRİ10

GRANİT (Kelime Kökeni: Fransızca granite)

[isim]

[jeoloji]

  • Kuvars, feldspat, ortoklaz ve mika minerallerinden birleşmiş türlü renkte, billursu, çok sert bir kayaç türü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • granit gibi

GELENİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tarla faresi, büyük fare

GALERİ (Kelime Kökeni: Fransızca galerie)

[isim]

  • Bir yapının birçok bölümünü aynı katta birbirine bağlayan içten veya dıştan yapılmış geniş geçit

    Loşluğunu ışıklar bile gidermeyen koyu mavi bir uzun galeriye girdik. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Sanat eserlerinin veya herhangi bir malın sergilendiği salon

    Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi. - Samiha Ayverdi

  • Maden ocaklarında açılan yer altı yolu
  • Otomobil alınıp satılan yer

GALETA (Kelime Kökeni: İtalyanca galletta)

[isim]

  • Fırında pişirilerek kurutulmuş yuvarlak ve uzun peksimet

Birleşik Kelimeler: galeta unu

GİNELİ

[isim]

  • Gine halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

GENLİK

[isim]

  • Genişlik

[fizik]

  • Dalga genliği

[halk ağzında]

  • Bolluk, refah

Birleşik Kelimeler: dalga genliği

GERİLİ

[sıfat]

  • Gerilmiş olan

GETİRİ

[isim]

  • Faiz

    Yıllık getiri.

[ticaret]

  • Kazanç
  • Yarar

    Bu çalışmanın bana getirisi çok oldu.

GOTLAR

[isim]

[tarih]

  • Orta Çağda Orta Avrupa'da yaşayan bir ulus

GRAMER (Kelime Kökeni: Fransızca grammaire)

[isim]

  • Dil bilgisi

    Türk gramerinin inceliklerini ancak yabancı gramer esaslarını kafamızda tercüme ederek buluyoruz. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Dil bilgisi kitabı

    Yıllar yılı gramere bakmadan üç kelime yazmadığını kendi itiraf eder. - Haldun Taner

GELEME

[isim]

[halk ağzında]

  • İki yıl sürülmeyen, boş tarla

GANALI

[isim]

  • Gana halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

GARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ġarāmī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan (sanat eseri)

GELMEK

[-e]

[nesnesiz]

[-den]

  • Ulaşmak, varmak

    Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş - Bekir Sıtkı Erdoğan

  • Getirmek

    Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim. - Necati Cumalı

  • Oturmaya, ziyarete gitmek

    Dün akşam amcamlar bize geldi.

  • İsabet etmek

    Attığı top gözüme geldi

  • Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek

    Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir.

  • Ortaya çıkmak, doğmak
  • Belli bir süre dolmak

    Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu. - Necati Cumalı

  • Belli bir zamana ulaşmak
  • Kadar olmak

    Boyu ancak omzuna geliyor.

  • Çıkmak, yönelmek

    Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.

  • İzlemek, takip etmek

    Çocuklar arkadan geliyordu.

  • Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak

    Kahve Brezilya'dan geliyor.

  • Katılmak, eklenmek

    Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir.

  • Türemek
  • Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek

    Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.

  • Sonuç çıkmak

    Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.

  • Dayanmak, tahammül etmek

    Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.

  • Kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak

    Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez. - Memduh Şevket Esendal

    Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin. - Refik Halit Karay

[-e]

  • Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek

    Dediğime geldiniz mi?

  • Etkisini herhangi bir biçimde göstermek

    Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.

  • Kazanılmak, sağlanılmak

    Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.

  • Uymak

    Bu ayakkabı sana küçük gelir.

  • Olmak, -e uğramak

    Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi.

  • Akmak

    Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.

  • Düşmek, rast gelmek

    Buraya ışık gelmiyor.

  • Görünmek, sanılmak

    Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi. - Haldun Taner

[-e]

  • Uygun düşmek

    Caddelerde oturmaya gelmez. - Ömer Seyfettin

[-e]

  • Başlamak, ortaya çıkmak
  • Mal olmak

    Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.

  • Biriyle birlikte gitmek

    Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?

  • İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil

    Uykusu gelmek.

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.

  • -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar

    Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.

  • Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar

    Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek.

  • -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil

    Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.

  • Herhangi bir sırada bulunmak

    Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-e gelince
  • gel de (veya gelsin de)
  • gel demesi kolay ama git demesi güçtür
  • gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
  • geldik yüze, çıktık düze
  • geleceği varsa göreceği de var
  • gelip çatmak (veya dayanmak)
  • gelip geçmek
  • gel keyfim gel
  • gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...)
  • gel zaman git zaman

Birleşik Kelimeler: gelgeç, gelgel, gelip geçici, gide gele, gitmeli gelmeli, varagele, rastgele, taygeldi, gelgelelim, kendigelen, karşı gelim, tümdengelim, söz gelimi, süregelmek

GİRMEK

[-e]

  • Dışarıdan içeriye geçmek

    Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Sığmak

    Elim bu eldivene girmiyor.

  • Katılmak

    Bugün edebiyat imtihanına girdim. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Almak, fethetmek

    Ordularımız İstanbul'a girdiler. - Memduh Şevket Esendal

  • İncelemek, ayrıntılara inmek
  • Girişmek, başlamak

    Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum. - Nurullah Ataç

  • Bulaşmak

    Koyunlara kelebek hastalığı girdi.

  • Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak

    Denize girmek. Ceketinin ucu tabağa giriyor.

[nesnesiz]

  • Zaman anlamlı kavramlar için gelmek

    İlkbahar girdi.

  • Ağrı, sancı başlamak, saplanmak
  • Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek

    Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu. - Ömer Seyfettin

  • İyice anlamak, iyice bilmek
  • Kavgaya tutuşmak
  • Erişmek, ulaşmak

    Yirmisine girdi.

  • Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak

    Tuz genellikle her yemeğe girer.

  • Yazılmak, başlamak

    Okula girdi.

  • Yemek yemek
  • Yüklenmek

[hukuk]

  • Tecavüz etmek, geçmek

    Komşu, tarlamıza beş metre girdi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • girecek delik aramak
  • girip çıkmak