FIŞKILIK ile Oluşan Kelimeler (FIŞKILIK Kelime Türetme)

FIŞKILIK harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. FIŞKILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Fışkılık kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

FIŞKILIK20

6 Harfli Kelimeler

IŞIKLI12, KIŞLIK11, ŞIKLIK11

5 Harfli Kelimeler

FIŞKI16, KILIF13, KILIŞ10, KILIK7

4 Harfli Kelimeler

IŞIK9, IŞIL9, IŞKI9, ILIK6

3 Harfli Kelimeler

KIŞ7, ŞIK7, KIL4

KIL

[isim]

  • Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
  • Keçi tüyü

[sıfat]

  • Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan

    Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü

[sıfat]

[argo]

  • Huysuz, geçimsiz (kimse)

[bitki bilimi]

  • Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıl (kadar) kalmak
  • kıl gibi
  • kılı kıpırdamamak
  • kılı kırk yarmak
  • kılına dokunmamak
  • kılına halel gelmemek
  • kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
  • kıl kapmak
  • kıl olmak

Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar

ILIK

[sıfat]

  • Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak

    Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi

KILIK

[isim]

  • Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş

    Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. - Memduh Şevket Esendal

[halk ağzında]

  • Bir kimsenin resmi, fotoğraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kılığa bürünmek
  • kılığına girmek
  • kılıktan kılığa girmek

Birleşik Kelimeler: kılık kıyafet

KIŞ

[isim]

  • Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim

    Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Çok soğuk hava

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kış basmak (veya bastırmak)
  • kışı geçirmek
  • kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir
  • kış yapmak

Birleşik Kelimeler: kış çorbası, kış dönemi, Kış Dönencesi, kış günü, kış kayıtı, kış kıyamet, kış uykusu, kara kış, yaz kış, yazlı kışlı

[isim]

  • Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses

ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)

[sıfat]

  • Güzel, zarif, modaya uygun

    Şık bir elbise.

  • Güzel, modaya uygun giyinmiş olan

    Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Yerinde, uygun

    Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa

[isim]

  • Seçenek

    Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.

IŞIK

[isim]

  • Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk

    Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. - Halide Edip Adıvar

  • Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç

    Bir gece yatmışken kalktı, bitişik odaya girdi, ışığı yaktı. - Yusuf Atılgan

  • Aydınlanmak için kullanılan elektrik

    Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı. - Ahmet Ümit

[mecaz]

  • Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı

    Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb

    Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. - Necati Cumalı

[fizik]

  • Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ışığı altında
  • ışık almak
  • ışık tutmak

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışık aylası, ışık aynası, ışık bacası, ışık çanağı, ışık değneği, ışık eğrisi, ışık göçüm, ışık gölge, ışık hızı, ışık ışını, ışıkkesen, ışık kirliliği, ışık korkusu, ışık küre, ışıkölçer, ışık ölçümü, ışık yılı, ışık yuvarı, ışığa doğrulum, ışığa göçüm, dağınık ışık, yeşil ışık, ay ışığı, burçlar ışığı, buz ışığı, gün ışığı, güven ışığı, projektör ışığı, umut ışığı

IŞIL

[sıfat]

  • Işıklı
  • Işıldayan, parlak

    Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar. - Yusuf Ziya Ortaç

Birleşik Kelimeler: ışıl ışıl, ışıl küf, florışıl, fosforışıl, gazışıl

IŞKI

[isim]

[halk ağzında]

  • Deri, tahta kazımakta kullanılan, iki ucu saplı eğri bıçak

KILIŞ

[isim]

  • Kılma işi

KIŞLIK

[sıfat]

  • Kışa özgü, kış için

    Kışlık giysi.

[isim]

  • Kışın oturulan yapı, yer

    Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara, tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar. - Ahmet Haşim

ŞIKLIK

[isim]

  • Şık olma durumu

IŞIKLI

[sıfat]

  • Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani, ziyalı, ziyadar

    Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu

    Kadınınsa güzel yüzü dökülüyor önüne, kocasından uzaklaşıyor, ışıklı gözleri doluyor, dudağı titriyor giderek. - Yusuf Atılgan

KILIF (Kelime Kökeni: Arapça ġilāf)

[isim]

  • Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap

    Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kılıfına uydurmak

Birleşik Kelimeler: yastık kılıfı

FIŞKI (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Atgillerin taze dışkısı

    At fışkısı kokan sıcak havayı üst üste kokladı. - Orhan Kemal

FIŞKILIK

[isim]

  • Fışkının biriktirildiği yer