FODLA ile Oluşan Kelimeler (FODLA Kelime Türetme)

FODLA harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. FODLA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Fodla kelimesinin anlamı nedir? Fodla ile başlayan kelimeler. İçinde fodla olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

FODLA14

4 Harfli Kelimeler

LODA7

3 Harfli Kelimeler

FOL10, FAL9, LAF9, ODA6, DAL5, ALO4

2 Harfli Kelimeler

OF9, AF8, FA8, DO5, OD5, AD4, OL3, AL2, LA2

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

OL

[sıfat]

[eskimiş]

  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]

  • O gösterme zamiri

ALO (Kelime Kökeni: Fransızca allô)

[ünlem]

  • Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü

AD

[isim]

  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu

[dil bilgisi]

  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]

  • Sayma
  • Sayılma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak

DAL

[isim]

  • Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri

    Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar! - Tarık Buğra

  • Branş
  • Bir bilim alanının içinde yer alan ana bilim dalında alt alanı

[biyoloji]

  • Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, şube

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dal budak salmak
  • dal gibi
  • dal gibi kalmak
  • dalları basmak
  • dal sürmek

Birleşik Kelimeler: dalkıran, dalkurutan, ana dal, yan dal, ana bilim dalı, harmandalı, zeytin dalı

[isim]

[halk ağzında]

  • Arka, sırt
  • Kol
  • Omuz

    Belikler dalına dökülür gelir / İnce bel üstüne sal ala gözlüm - Halk türküsü

  • Boyun, ense

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dalına basmak
  • dalına binmek
  • dal vermek

Birleşik Kelimeler: ana dal, doruk dal

[sıfat]

  • Çıplak, yalın

    Dalkılıç. Daltaban.

Birleşik Kelimeler: dalfes, dalfidan, dalgündüz, dalkılıç, dalöğle, daltaban, daluyku, dalyarak

DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)

[isim]

[müzik]

  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: do anahtarı

OD

[isim]

[eskimiş]

  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak

ODA

[isim]

  • Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz

    Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. - Ahmet Haşim

  • Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik

    Sanayi odası. Ticaret odası.

[tarih]

  • Yeniçeri kışlası

Birleşik Kelimeler: odabaşı, oda hapsi, oda müziği, oda spreyi, art oda, başoda, karanlık oda, kozmik oda, ön oda, arz odası, basınç odası, bekâr odası, bekleme odası, beslenme odası, çalışma odası, çubuk odası, doğum odası, etüt odası, halk odası, kabul odası, köy odası, kumanda odası, makam odası, makine odası, makyaj odası, misafir odası, müzik odası, oturma odası, reji odası, rejisörlük odası, sanayi odası, sandık odası, soyunma odası, ticaret odası, yatak odası, yemek odası, yer odası, yük odası

LODA

[isim]

[halk ağzında]

  • Küme, yığın

    Saman lodası.

  • Demet
  • Taneli veya tanesiz saman yığını
  • Üzeri toprak veya otla örtülmüş saman yığını

AF (Kelime Kökeni: Arapça ʿafv)

[isim]

  • Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama
  • Görevden çıkarılma

    Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • af buyurun!
  • af çıkarmak
  • af dilemek
  • affa uğramak
  • affını dilemek (veya istemek)
  • affınıza sığınarak

Birleşik Kelimeler: affedilmek, affetmek, affettirmek, affeylemek, affolunmak, genel af, özel af, umumi af

FA (Kelime Kökeni: İtalyanca fa)

[isim]

[müzik]

  • Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: fa anahtarı

FAL (Kelime Kökeni: Arapça fāl)

[isim]

  • Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı

    Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fala bakmak
  • fal açmak (veya bakmak)

Birleşik Kelimeler: falname, fal taşı, bakla falı, el falı, kahve falı, papatya falı

LAF (Kelime Kökeni: Farsça lāf)

[isim]

  • Söz, lakırtı

    Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf. - Etem İzzet Benice

  • Sonuçsuz, yararı olmayan söz

    Onun söyledikleri laftan ibaret.

  • Konuşma
  • Konu, mevzu, bahis

    Lafı değiştirdi.

[ünlem]

  • `Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok` anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz

    Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!

[mecaz]

  • Dedikodu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lafa başlamak
  • lafa boğmak
  • laf açmak
  • lafa dalmak
  • lafa karışmak
  • laf altında kalmamak
  • laf anlamaz
  • laf anlatmak
  • laf aramızda
  • laf atmak
  • lafa tutmak
  • laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak)
  • laf çıkarmak
  • laf çıkmak
  • laf dinlemek
  • laf düşmemek
  • laf etmek
  • laf geçirmek
  • laf gelmek
  • laf getirmek
  • laf götürmek
  • lafı ağzına tıkamak
  • lafı ağzında bırakmak
  • lafı ağzında gevelemek
  • lafı ağzında kalmak
  • lafı ağzından almak
  • lafı bağlamak
  • lafı çevirmek
  • lafı dağıtmak
  • lafı değiştirmek
  • lafı dolandırmak
  • lafı döndürüp dolaştırmak
  • lafı edilmek
  • lafı geçmek
  • lafı kesmek
  • lafı kıçından anlamak
  • lafı kıçından dinlemek
  • lafı kısa kesmek
  • lafı mı olur?
  • lafına gelmek
  • lafını (veya lafınızı) balla kestim (veya kesiyorum)
  • lafını bilmek
  • lafını esirgememek (veya sakınmamak)
  • lafını etmek
  • lafını geri almak
  • lafını kesmek
  • lafını yabana atmamak
  • lafını yedirmek
  • lafını yemek
  • lafı sulandırmak
  • lafı tartmak
  • lafı uzatmak
  • laf işitmek
  • laf kaynayıp gitmek
  • laf lafı açar
  • lafla peynir gemisi yürümez
  • laf ola beri gele!
  • laf olmak
  • laf olsun âdet yerini bulsun
  • laf oturtmak
  • laf söyledi bal kabağı!
  • lafta kalmak
  • laftan anlamak
  • laf taşımak
  • laf torbaya girmez
  • laf tutmak
  • laf yakıştırmak
  • laf yapmak
  • laf yetiştirmek
  • laf yok!

Birleşik Kelimeler: laf cambazı, laf ebesi, laf kalabalığı, laf salatası, lafügüzaf, boş laf, iri laf, kuru laf, çocuk lafı

OF

[ünlem]

  • Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz

    Of, bıktım artık! Of, kolum acıdı! Bu da ne karışık bir rüya imiş diye söyleniyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • of bile dememek
  • of çekmek

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri