[isim]

• Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde

  Lambanın fitili biraz daha açılmış. - Yusuf Ziya Ortaç

• Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi

  Fitiller işliyor azgın yarada - Halk türküsü

• Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç

• Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde

• Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılan kabartma yol

• Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit

• Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş

• Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu

  Fitil oynarken kâğıtları bir müddet masaya bırakır. - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

• 0,0125 gram olan ağırlık ölçü birimi

Ata Sözleri ve Deyimler

• fitil gibi
• fitili almak
• fitil olmak
• fitil vermek

[sıfat]

• Fitili olan veya fitille ateşlenen

  Fitilli çakmak. Fitilli top.

• Üzerinde dokuma doğrultusunda fitiller olan (kumaş)

  Fitilli kadife.

[isim]

• Fitillemek işi

  Daha ilk konuşmalardan iki tarafta da barutu fitillemeye can atanların bulunduğunu anladı. - Tarık Buğra

[isim]

• Fitil yapan veya satan kimse

[mecaz]

• Kargaşalık çıkaran kimse

[isim]

• Fitillenmek işi

[-i]

• Fişek, dinamit vb. patlayıcı maddelerin fitilini ateşlemek

[mecaz]

• Birini kızdırmak veya kışkırtmak, fitil vermek

[nesnesiz]

• Fitil takılmak

[mecaz]

• Kızdırılmak, kışkırtılmak

[sıfat]

• Fitili olmayan

  Fitilsiz çakmakla sigara yakılmaz.