[nesnesiz]

• Fitil takılmak

[mecaz]

• Kızdırılmak, kışkırtılmak

[isim]

• Firketelemek işi

[nesnesiz]

• Bir şeyin fiyatı yükselmek, pahalılaşmak

[-i]

• Sinsice destekleyip kışkırtmak, fıştaklamak

  Arkasında birileri var gibi, basından birileri sanırım, sürekli fiştekliyorlar herifi. - Tahsin Yücel

[nesnesiz]

• Bitki filiz vermek

[mecaz]

• Gelişmeye, büyümeye başlamak

  Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu. - Burhan Günel

[isim]

• Filarizlemek işi

[isim]

• Fikirsiz olma durumu, düşüncesizlik

[-i]

• Bir konuyu karşılıklı olarak tartışıp görüş alışverişinde bulunmak

[isim]

• Fihristlemek işi

[nesnesiz]

• Dikkati çekecek kadar kırıtkan, oynak davranmak

  Senin tabirince kadın erkek hayli fingirdediler. - Halide Edip Adıvar

• Gülüşerek sohbet etmek

[isim]

• Kimyasal olayları fiziksel yöntemlerle çözümleyen, fizik ve kimya konularını kapsayan bilim

[eskimiş]

• Fidye

[isim]

• Fingirdeşmek işi

[isim]

[tıp]

• Fizik tedavi

[isim]

• Fizyoloji bilgini, fizyolog