[isim]

[eskimiş]

• Elden çıkma, yitme

• Ölme

Ata Sözleri ve Deyimler

• fevt etmek
• fevt olmak

[isim]

[eskimiş]

• Üst

  Genç, tasavvurunun, tahammülünün fevkindeki bu hâllere karşı daima isyan ederdi. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

• Yukarı

[sıfat]

• Birdenbire, düşünmeden yapan

  Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez. - Attila İlhan

[isim]

[eskimiş]

• Fışkırma, kaynama

[mecaz]

• Birdenbire öfkelenme, köpürme, parlama

  Sabırlı olmak, parlamamak, duygusal feveranlardan uzak kalmak hassası da bizde çok eksik. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• feveran etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• Üstte, üstteki

[isim]

[eskimiş]

• İnsan kalabalığı

[isim]

• Fevri olma durumu

[sıfat]

• Alışılmış olandan ayrı, olağanüstü, beklenmedik, görülmedik, işitilmedik

  Eserin aslına fevkalade sadakat gösterilmiş olması da ayrıca kayda şayandır. - Asaf Halet Çelebi

• Aşırı, çok fazla

  Yalnız tansiyon fevkalade. Katiyen et yememesi lazım. - Nazım Hikmet

[zarf]

• Aşırı bir biçimde

  Babası çocuğun bu hayallerinden dolayı fevkalade müteessir oluyor, ona hiçbir sanat da öğretemiyordu. - Asaf Halet Çelebi

[ünlem]

• `Çok iyi, çok üstün, çok güzel` anlamlarında beğeni ifade eden bir söz

  Yemek nasıldı?- Fevkalade!

[isim]

[eskimiş]

• Fıskiye

[isim]

• Olağanüstülük

  İnsana insanca muamele etmek, Türk geleneğinde bir fevkaladelik sayılmazdı. - Samiha Ayverdi

[sıfat]

[eskimiş]

• İnsanüstü

  Var kuvvetimle, fevkalbeşer bir kuvvetle boğazına sarıldım. - Aka Gündüz

• Üstün nitelikli (kimse)

  Abdülhak Hamit Bey, fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur. - Yahya Kemal Beyatlı