FERASETSİZLİK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

FERASETSİZLİK harflerini içeren 7 harfli 73 kelime bulunuyor. 7 harfli FERASETSİZLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KEFESİZ17, FİLARİZ16, FAZİLET16, FERİZLİ16, RESESİF15, AFERİST14, FERASET14, İSRAFİL14, İSTİFRA14, KAFESLİ14, KESAFET14, REFLEKS14, SİLİFKE14, SİKATİF14, SEFARET14, SEFALET14, SEFERLİ14, FİRKETE13, FELAKET13, İRTİFAK13, KREATİF13, KELİFİT13, KEFARET13, KEFALET13, REAKTİF13, TARİFLİ13, TEFRİKA13, TEFARİK13, TEKALİF13, KESESİZ12, AİLESİZ11, ETKİSİZ11, LEKESİZ11, SEKİZLİ11, SEKİZER11, İKİZLER10, REZALET10, TEZKİRE10, TAZELİK10, LASTEKS9, SİSTİRE9, STRESLİ9, SELASET9, ASRİLİK8, ERSELİK8, ESATİRİ8, ESİRLİK8, ERİSTİK8, EKSİLTİ8, ELASTİK8, İSKELET8, İSTİARE8, İSTERİK8, İSTEKLİ8, İSTİKRA8, İLTİSAK8, KRETASE8, KRİSTAL8, KESİRLİ8, RESİTAL8, REİSLİK8, REALİST8, SİRKELİ8, SİRTAKİ8, SİLİKAT8, STEARİK8, SATİRİK8, SERTLİK8, TESİRLİ8, TERSLİK8, REALİTE7, TELKARİ7, TEKERLİ7

REALİTE (Kelime Kökeni: Fransızca réalité)

[isim]

  • Gerçeklik

    Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez. - Orhan Seyfi Orhon

TELKÂRİ

[isim]

  • Tel durumundaki gümüşü, altını örerek veya bir şey üzerine kakarak yapılan iş

[sıfat]

  • Gümüş veya altını ince teller durumuna getirip örerek yapılan (takı vb.)

[sıfat]

  • Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü

    Telkâri bir vazo.

TEKERLİ

[sıfat]

  • Tekeri olan, tekerlekli

ASRİLİK

[isim]

  • Çağdaşlık

    Bir kısmı da dansı, asrilik gereği kabul ediyor, ileriye geriye yürüyorlardı. - Halide Edip Adıvar

ERSELİK

[sıfat]

[biyoloji]

  • Erdişi

ESATİRÎ (Kelime Kökeni: Arapça esāṭīrī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Esatirle ilgili, esatire ait

    Çamlıca tepesinden bakınca İstanbul, esatirî ve baş döndürücü bir güzellikle karşımızda yatardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

ESİRLİK

[isim]

  • Esir olma durumu, tutsaklık, kölelik

    Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir. - Ruşen Eşref Ünaydın

ERİSTİK (Kelime Kökeni: Fransızca éristique)

[isim]

[felsefe]

  • Didişim

EKSİLTİ

[isim]

[dil bilimi]

  • Anlatımda kolaylık sağlamak üzere bir kelimedeki eklerin veya bir cümledeki kelimelerin azaltılarak kullanılması olayı, elips

ELASTİK (Kelime Kökeni: Fransızca élastique)

[sıfat]

  • Esnek

İSKELET (Kelime Kökeni: Fransızca squelette)

[isim]

  • İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih

    Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü

[mecaz]

  • Bir şeyi oluşturan temel çatı

    Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Bir eserin genel planı

    Bir romanın iskeleti.

[sıfat]

[mecaz]

  • Çok zayıf

[sıfat]

[mecaz]

  • Kuru, çıplak

    Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iskelete dönmek
  • iskelet gibi
  • iskeleti çıkmak

Birleşik Kelimeler: iskelet mobilya, gemi iskeleti

İSTİARE (Kelime Kökeni: Arapça istiʿāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme

[edebiyat]

  • Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olarak kullanma, eğretileme

    Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: temsilî istiare

İSTERİK (Kelime Kökeni: Fransızca hystérique)

[sıfat]

  • Histerik

    Ama içten gelme ferah bir gülüşle değil de sinirli, isterik bir gülüşle güldü. - Haldun Taner

İSTEKLİ

[sıfat]

  • Bir şeye karşı isteği olan

    Neden olmasın, çok istekli bir çocuk. Üstelik genç ve dinamik. - Ahmet Ümit

İSTİKRA (Kelime Kökeni: Arapça istiḳrāʾ)

[isim]

[eskimiş]

[felsefe]

  • Tümevarım