[sıfat]

• Acıklı, çok acıklı, yürekler acısı, trajik

  Hâllerinde öyle bir kahırlı, kederli eda vardır, bütün bugünün feci hikâyesini söyler. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

• Tan

  Baktık geceden fecre kadar ellerde / Yıldızlara yükselen kadehler gördük - Yahya Kemal Beyatlı

• Tan kızıllığı

  Bu fecir dediğimiz aydınlanmanın başını belli etmek için ak iplikten kara ipliği seçmek kıstas sayılmıştır. - Burhan Felek

[isim]

[eskimiş]

• Çok acıklı, yürekler acısı durum

  Balkan Harbi'nin fecaatlerinden sonraki hadiseler de malumunuzdur. - Etem İzzet Benice

[isim]

[eskimiş]

• Tan yerinde gün doğuncaya kadar süren kesiksiz aydınlık, gerçek tan

[isim]

[eskimiş]

• Tan yerinde gün doğmadan beliren, sonradan kaybolan geçici aydınlık, yalancı tan, geçici tan

  Kâğıthane sırtlarında beliren fecrikâzibe bakıyordu. - Sait Faik Abasıyanık