[sıfat]

[eskimiş]

• Fitneci, karıştırıcı

[mecaz]

• Gönül ayartıcı, cilveli

  Avuç avuç bu fettan kadına para dökerler de doktora on kuruş vermeyi çok görürler. - Etem İzzet Benice

[isim]

[eskimiş]

• İki peygamber arasında peygambersiz geçen süre

• İki padişah arasında padişahsız geçen süre

• İki olay arasındaki süre

• Hükûmet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre

[din bilgisi]

• İslam dinine göre Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre

[ünlem]

[argo]

• `Kaç, uzaklaş; tamam, bitti` anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü

  Bisiklete atlayınca haydi babam fertik! - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

• fertik çekmek (veya fertiği kırmak)

[isim]

• Buyruk, emir

[tarih]

• Osmanlı Devleti'nde padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık

  İstanbul'dan çıkar padişahın fermanı / Gökte döner mızrağının yalmanı - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

• ferman çıkarmak
• ferman dinlememek
• ferman sizin

[isim]

[bitki bilimi]

• Palmiye yaprağına benzeyen, park ve bahçelerde süs için kullanılan iri gövdeli bir bitki (Phoenix canariersis)

[isim]

• Haykırış, çığlık

  Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır. - Burhan Felek

Ata Sözleri ve Deyimler

• feryadı basmak
• feryat etmek
• feryat koparmak

[sıfat]

• Bir federasyona bağlı olan

[isim]

• Bir konfederasyonun üyesi

[isim]

• Sünger toplamak için kullanılan makineli dalma aracı

[isim]

[eskimiş]

• Çok acıklı, yürekler acısı durum

  Balkan Harbi'nin fecaatlerinden sonraki hadiseler de malumunuzdur. - Etem İzzet Benice

[sıfat]

• İnmeli, felç olmuş, mefluç

  En güçlü yanınızı felçli yahut ölü göstermeye uğraşıyorlar. - Ahmet Kabaklı

[sıfat]

• Derebeylikle ilgili

  Bütün istedikleri, amaçladıkları toplumun yarı feodal düzenini sürdürmekti. - Necati Cumalı

[isim]

[eskimiş]

• Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi

  Ferace ile böcü gibi çıkacak değilim ya. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Dervişlerin giydiği bol bir tür hırka

[sıfat]

• Donuk, cansız (göz, ışık, yüz)

  Eski yalıların birçoklarının görünüşlerinde ihtiyarların o durgun, dalgın, fersiz ve ölgün yüzlerindeki manalar peyda olmuştu. - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

[eskimiş]

• Çiftçi

• Mısır köylüsü

  Bir Mısır turnesinde zengin bir fellah kendisine tutulmuş, nikâhla almıştı. - Refik Halit Karay

• Arap

[isim]

[eskimiş]

• Bolluk, genişlik

• Ucuzluk

• II. Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik

[tarih]

• Polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçiminde üstü yazılı metal arma