FARSÇA ile Oluşan Kelimeler (FARSÇA Kelime Türetme)
FARSÇA harflerinden oluşan 29 kelime bulunuyor. FARSÇA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Farsça kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
FARSÇA16
5 Harfli Kelimeler
SAFÇA15, SAFRA12, ÇASAR9, SARAÇ9
4 Harfli Kelimeler
FAÇA13, FARS11, SARF11, SAFA11, ARAF10, ARAÇ7, AÇAR7, ARSA5, ASAR5, SARA5
3 Harfli Kelimeler
FAS10, SAF10, FAR9, RAF9, SAÇ7, ÇAR6, ASA4, ARA3
2 Harfli Kelimeler
AF8, FA8, AÇ5, AS3, AR2, RA2
AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)
-
100 m² değerinde yüzey ölçü birimi
Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.
-
Utanma, utanç duyma
Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- ar damarı çatlamış
- ar dünyası değil kâr dünyası
- ar etmek
- arına dokunmak
- ar namus tertemiz
- ar ve hayâ perdesi yırtılmak
- ar yılı değil, kâr yılı
Birleşik Kelimeler: ar belası
- Argon elementinin simgesi
RA
- Radyum elementinin simgesi
ARA
- İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
- İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
-
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
Son zamanlarda aralarının iyi olmadığının farkındayım. - Elif Şafak
-
İç
Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler. - Necati Cumalı
- Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt
- Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
- Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre
Ata Sözleri ve Deyimler
- arada çıkarmak
- arada kalmak
- arada kaynamak
- aradan çekilmek
- aradan çıkarmak
- aradan çıkmak
- aradan kaldırmak
- aradan sıyrılmak
- araları limoni olmak
- aralarına kara kedi girmek
- aralarında dağlar kadar fark olmak
- aralarındaki buzları eritmek
- aralarından kara kedi geçmek
- aralarından su sızmamak
- araları şekerrenk (veya serin) olmak
- arası (veya araları) açılmak (veya açık olmak veya bozulmak)
- arası geçmeden
- arası hoş (veya iyi) olmamak
- arası hoş (veya iyi) olmamak
- arasına (veya aralarına) karışmak
- arasını (veya aralarını) açmak (veya bozmak)
- arasını (veya aralarını) bulmak
- arası olmamak
- arası soğumak
- ara vermeden
- ara vermek
- araya (veya aralarına) soğukluk girmek
- araya almak
- araya girmek
- araya gitmek
- araya kaynayıp gitmek
- araya koymak
- araya vermek
- arayı açmak
- arayı soğutmak
- arayı yapmak
Birleşik Kelimeler: ara bağlantı, ara başlık, ara bono, arabozan, ara bozucu, ara bulma, ara bulucu, ara cümle, ara deniz, ara eleman, ara kapı, ara kararı, ara kazanç, ara kesit, ara konakçı, ara mal, ara nağme, ara pası, ara seçim, ara sıcak, ara sınav, ara sıra, ara sokak, ara söz, ara tümce, ara yerde, ara yön, arayüz, arada bir, açık ara, bir ara, o ara, uzak ara, beşibirarada, bu arada, apış arası, çatı arası, devletler arası, devre arası, gezegenler arası, gözeler arası, hafta arası, hücreler arası, kentler arası, kıtalar arası, kişiler arası, kulüpler arası, mahalle arası, memleketler arası, milletlerarası, okullar arası, öğle arası, satır arası, şehirler arası, tavan arası, toplumlar arası, uluslararası, ülkeler arası, üniversiteler arası, metinler arasılık
AS
- Kakım
- İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey
-
Bir işte başta gelen (kimse veya şey)
As oyuncu.
Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön
- Arsenik elementinin simgesi
ASA (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣā)
- Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
- İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa
Birleşik Kelimeler: mareşallik asası
ARSA (Kelime Kökeni: Arapça ʿarṣa)
- Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer
Birleşik Kelimeler: arsa payı
ASAR (Kelime Kökeni: Arapça ās̱ār)
- Eserler
Birleşik Kelimeler: asarıatika
- Yüzyıllar
SARA (Kelime Kökeni: Arapça ṣarʿa)
-
Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi
Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
AÇ
-
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı
Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk
-
Yiyecek bulamayan
Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Gözü doymaz, haris
Ne aç adam!
-
Çok istekli, hevesli
Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu
-
Karnı doymamış olarak
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal
Ata Sözleri ve Deyimler
- acından kimse ölmemiş
- acından ölmek
- aç açık kalmak
- aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
- aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
- aç at yol almaz, aç it av almaz
- aç ayı oynamaz
- aç bırakmak
- aç doymam, tok acıkmam sanır
- aç doyurmak
- aç elini kora sokar
- aç esner, âşık gerinir
- aç gezmektense tok ölmek yeğdir
- açın gözü ekmek teknesinde olur
- açın imanı olmaz
- açın karnı doyar, gözü doymaz
- açın koynunda ekmek durmaz
- açın kursağına çörek dayanmaz
- açın uykusu gelmez
- aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
- aç ile eceli gelen söyleşir
- aç kalmak
- aç köpek fırın deler
- aç kurt aslana saldırır
- aç kurt gibi
- aç kurt yavrusunu yer
- aç ne yemez, tok ne demez
- aç susuz kalmak
- aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
- aç, yanından kaç
Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç
ÇAR (Kelime Kökeni: Rusça)
- Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
ARAÇ
- Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne
-
Taşıt
Araçlarından inen iki polis sulara basmamak için sıçrayarak kapıya doğru yaklaşıyorlar. - Ahmet Ümit
-
Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta
Bu yüzden iyi anlaşmak için araçların mükemmelliği söz konusu değildir. - İsmet Özel
Birleşik Kelimeler: araç gereç, araç telefonu, ağır araç, insansız araç, rahim içi araç, uzun araç, zırhlı araç, arazi aracı, canlı yayın aracı, hava aracı, itfaiye aracı, koruma aracı, kurtarma aracı, nakil aracı, naklen yayın aracı, servis aracı, uzay aracı, iletişim araçları, üretim araçları
- Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
AÇAR
- Anahtar
- Ön içki
SAÇ
-
Baş derisini kaplayan kıllar
Kendisini son kez gördüğümde babamın saçları nasıl beyazsa ilk kez gördüğümde de bembeyazdı. - Adalet Ağaoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- saç ağartmak
- saçı (veya saçları) değirmende ağartmamak
- saçı başı ağarmak
- saçı başı birbirine karışmak
- saçı bitmedik (veya bitmemiş) (yetim)
- saçına ak (veya kır) düşmek
- saçına başına bakmadan
- saçına kar yağmak
- saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün
- saçını başını yolmak
- saçını süpürge etmek
- saçı sakalı akar gibi
- saçı topuklarını dövmek
- saçı uzun aklı kısa
- saçları iki türlü olmak
- saç saça baş başa
- saç saça baş başa gelmek (veya dövüşmek)
- saç sakal ağartmak
- saç sakal birbirine karışmak
Birleşik Kelimeler: saçkıran, saç kremi, saç örgüsü, sırma saç, takma saç, arapsaçı, cinsaçı, şeytansaçı
AF (Kelime Kökeni: Arapça ʿafv)
- Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama
-
Görevden çıkarılma
Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış.
Ata Sözleri ve Deyimler
- af buyurun!
- af çıkarmak
- af dilemek
- affa uğramak
- affını dilemek (veya istemek)
- affınıza sığınarak
Birleşik Kelimeler: affedilmek, affetmek, affettirmek, affeylemek, affolunmak, genel af, özel af, umumi af
FA (Kelime Kökeni: İtalyanca fa)
- Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
Birleşik Kelimeler: fa anahtarı