FAHRENHAYT Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

FAHRENHAYT harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli FAHRENHAYT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAYFA17, AHFAT15, FAHTE15, FETHA15, FERAH15, HAFTA15, NEFHA15, REFAH15, FANYA13, RAFYA13, TAYFA13, YAFTA13, ATFEN11, ETRAF11, EFRAT11, FANTA11, HAYTA11, HANAY11, HANYA11, HATAY11, HAYAT11, NAFTA11, TARAF11, TAFRA11, AHRET9, HARTA9, RAHNE9, RAHAT9, TAHRA9, TENHA9, AYRAN7, REAYA7, TENYA7, YARAN7, YAREN7, ARENA5, ANTRE5

ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)

[isim]

  • Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan

[mecaz]

  • Siyasi çekişmelerin geçtiği yer

ANTRE (Kelime Kökeni: Fransızca entrée)

[isim]

  • Giriş

    Bir müddet sonra her ikisi de büyük antreden çıkıp kaybolurlar. - Ahmet Muhip Dranas

  • Başlangıç yemeği

AYRAN

[isim]

  • Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm
  • Yoğurdun sulandırılıp çalkalanmasıyla yapılan içecek

    Taşlığa oturup soğuk ayranlar içtik. - Fikret Otyam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayranı kabarmak
  • ayranım budur, yarısı sudur
  • ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya

Birleşik Kelimeler: ayran ağızlı, ayran budalası, ayran delisi, ayran gönüllü

REAYA (Kelime Kökeni: Arapça reʿāyā)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
  • Tanzimattan önce Osmanlı Devleti'nin Müslüman olmayan uyrukları

    Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Hristiyan

TENYA (Kelime Kökeni: Fransızca ténia)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Şerit

Birleşik Kelimeler: sığır tenyası

YÂRAN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)

[isim]

  • Dostlar

    Durup el bağlayalar yâran saf saf - Baki

[tarih]

  • Bir amaç çevresinde toplanmış veya aynı amacı güttükleri için bir araya gelmiş olanların tümü

    Rusçuk yâranı. Malta yâranı.

YÂREN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)

[isim]

  • Arkadaş, yakın dost

    Görmeye gelenleri, hâl hatır soranları / Sevgili yârenleri görmez olasın bir gün - Yunus Emre

  • Dostların oluşturduğu topluluk

Birleşik Kelimeler: yârenbaşı

HARTA

[isim]

  • `Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak` anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz

RAHNE (Kelime Kökeni: Farsça raḫne)

[isim]

[eskimiş]

  • Gedik

    Bir taraftan aylık taksiti bütçesinde büyük bir rahne açan bu borcu senelerce ödeye ödeye bitirememiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

RAHAT (Kelime Kökeni: Arapça rāḥat)

[isim]

  • İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur

[sıfat]

  • Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan

    Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki... - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen

    Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Aldırmaz, gamsız

    Rahat adam.

[zarf]

  • Kolay bir biçimde, kolaylıkla

    İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız. - Memduh Şevket Esendal

[ünlem]

  • `Hazır ol` durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rahata ermek
  • rahata kavuşmak
  • rahat batmak
  • rahat bırakmak
  • rahat bırakmamak (veya vermemek)
  • rahat durmak
  • rahat etmek
  • rahatı kaçmak
  • rahatına bakmak
  • rahat kıçına batmak
  • rahat olmak
  • rahat yüzü görmemek

Birleşik Kelimeler: rahat döşeği, rahat duruş, rahat rahat

TAHRA (Kelime Kökeni: Farsça dehre)

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir tür eğri budama bıçağı

TENHA (Kelime Kökeni: Farsça tenhā)

[sıfat]

  • Issız
  • Kalabalık olmayan

    Dükkânın önü gene kalabalıkça idi ama içi tenhaydı. - Sermet Muhtar Alus

[eskimiş]

  • Yalnız, tek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tenha kalmak

ATFEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭfen)

[zarf]

[eskimiş]

  • Mal ederek, yükleyerek

    Anasını görünce eski bir mezara atfen döktüğü yaşlar, yeni sevdası içindi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

ETRAF (Kelime Kökeni: Arapça eṭrāf)

[isim]

  • Yanlar, taraflar

    Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler. - Peyami Safa

  • Çevre

    Meçhul kadın korka korka etrafına bakındı. - Aka Gündüz

  • Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit

    Ama derdini etrafına anlatamıyordu işte. - Samiha Ayverdi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etrafı boş bulmak
  • etrafında dört (veya pervane gibi) dönmek (veya pervane olmak)
  • etrafını almak (veya sarmak)

EFRAT (Kelime Kökeni: Arapça efrād)

[isim]

[eskimiş]

  • Bireyler, fertler

[askerlik]

  • Erler, erat

    Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • efradını cami, ağyarını mâni

Birleşik Kelimeler: kura efradı