FACİALAŞMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
FACİALAŞMAK harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli FACİALAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
MAFİŞ15,
AKALA
- Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir tür pamuk
ALAKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāḳa)
-
İlgi
Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil. - Nazım Hikmet
- Gönül bağı
Ata Sözleri ve Deyimler
- alaka (veya alakasını) çekmek (veya toplamak veya uyandırmak)
- alaka duymak
- alakayı (veya alakasını) kesmek
Birleşik Kelimeler: kelalaka
ALMAK
-
Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı
- Satın almak
-
Ele geçirmek, fethetmek
Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin
-
Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
Çocuğu okuldan aldı.
- Birlikte götürmek
-
İçine sığmak
Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- Kabul etmek
-
Kendine ulaştırılmak, iletilmek
Mektup almak. Haber almak.
-
İçeri sızmak, içine çekmek
Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
-
Erkek, kadınla evlenmek
O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal
-
Sürükleyip götürmek
Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- Kazanmak, elde etmek
-
Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
Soğuk almak. Ceza almak.
-
Bürümek, sarmak, kaplamak
Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
-
Kısaltmak, eksiltmek
Ceketin boyundan almak.
-
Yolmak, koparmak
Kaş almak.
-
Temizlemek
Karyolanın altını süpürge ile al.
-
İçeri girmesini sağlamak
Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı
-
Tat veya koku duymak
Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
-
Örtmek, koymak
Paltosunu sırtına aldı.
-
Yol gitmek, mesafe katetmek
O yolu bir saatte alırsınız.
-
Çalmak
Cebimden saatimi almışlar.
-
Soldurmak
Güneş perdelerin rengini aldı.
-
Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
Dalağını aldılar.
-
Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner
-
Göreve, işe başlatmak
Yeni bir kapıcı aldı.
- Görevden, işten çekmek
-
Başlamak
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü
-
İçecek veya sigara içmek
Tadına bakmak için bir yudum aldım.
-
Yutmak, kullanmak
İlaç almak.
-
Kazanç sağlamak
Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
-
Gidermek, yok etmek
İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- Yer değiştirmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- al (veya alın) ...
- alaşağı etmek
- al aşağı vur yukarı
- al benden de o kadar
- al birini, vur ötekine (veya birine)
- aldı
- aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
- aldı sazı eline
- al gülüm ver gülüm
- alıp başını gitmek
- alıp götürmek
- alıp satmaz görünmek
- alıp sattığı olmamak
- alıp vereceği olmamak
- alıp verememek
- alıp vermek
- alıp yürümek
- al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
- almadan vermek Allah'a mahsus
- almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
- al malın iyisini, çekme kaygısını
- alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
- al sana bir ... daha
- al takke ver külah
Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz
İKMAL (Kelime Kökeni: Arapça ikmāl)
-
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
Kolordu ikmaliyle ilgili bir iş için görevli olarak gelmiş. - Attila İlhan
- Bitirme
- Geri hizmet
- Cümlenin, dizenin anlamını sonra gelen cümle veya dize ile tamamlama
Ata Sözleri ve Deyimler
- ikmale bırakmak
- ikmale kalmak
- ikmal etmek
Birleşik Kelimeler: ikmal imtihanı
KLİMA (Kelime Kökeni: Fransızca climat)
- Soğuk veya sıcak hava vererek kapalı bir yerin havasını değiştiren elektrikli araç, iklimleme cihazı
KÂMİL (Kelime Kökeni: Arapça kāmil)
- Yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel, olgun
KALMA
-
Kalmak işi
Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak. - Tomris Uyar
-
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
Annemden kalma bir evim vardı. Onu rehine koyarak bir ev tuttuk. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kalma durumu, babadan kalma, dededen kalma
MALİK (Kelime Kökeni: Arapça mālik)
-
Sahip, iye
Yersiz yurtsuz bir aile görünce sekiz kat apartmanlara malik iratçıyı hatırlayınız. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- malik olmak
MALAK
- Manda yavrusu
ALACA
- Çorum iline bağlı ilçelerden biri
- Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
- İki veya daha çok renkli
- Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
- Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
-
Ağaçta ilk olgunlaşan meyve
Bu incirin alacasını ben yedim.
- Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben
Ata Sözleri ve Deyimler
- alaca düşmek
Birleşik Kelimeler: alaca aş, alacabalıkçıl, alaca bulaca, alaca karanlık, alacakarga, alacamenekşe, alacasansar, deli alacası
İŞKÂL (Kelime Kökeni: Arapça işkāl)
- Güçleştirme, zorlaştırma, çetinleştirme
Ata Sözleri ve Deyimler
- işkâl etmek
ŞALAK
- Büyümemiş karpuz
AŞAMA
- Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
-
Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale
Onlar biçkiyi, provayı öğrenme aşamasına gelmişlerdi. - Ayla Kutlu
- Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
Birleşik Kelimeler: aşama sırası
AŞMAK
-
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. - Falih Rıfkı Atay
- Süre geçmek, bitmek, sona ermek
-
Geçmek
Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu. - Tarık Buğra
- Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek
-
Görünmeden kaçmak
Herif çoktan aşmış.
Birleşik Kelimeler: sınıraşan
ALMAŞ
- İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe
- Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem