FABRİKATÖRLÜK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

FABRİKATÖRLÜK harflerini içeren 5 harfli 79 kelime bulunuyor. 5 harfli FABRİKATÖRLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FLÖRT17, BÖLÜK15, BÖLÜT15, BAFRA13, FARBA13, FAKÜL13, KÜTÖR13, KÖRÜK13, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, ÖRTÜK13, AFAKİ11, AKTÖR11, AKTİF11, FİRAR11, FİRAK11, FİLAR11, FARİL11, FAKAT11, FAKİR11, İTLAF11, İFRAT11, İFTAR11, KAFİR11, KALFA11, LİKÖR11, LATİF11, RÖTAR11, RAFİT11, TARAF11, TARİF11, TAFRA11, KÜBİK9, ARABİ7, ABLAK7, BİLAR7, BARAK7, BALTA7, BARKA7, BARİT7, BALAT7, BALAR7, BAKLA7, BAKİR7, BATİK7, BATAR7, BATAK7, İKBAL7, KİBAR7, KÜRİT7, KÜRAR7, KABAK7, KABİL7, KABİR7, KALBİ7, KAKÜL7, RABAT7, TABAK7, TÜRKİ7, TABLA7, TABİR7, ATARİ5, AKAİT5, AKTAR5, İKRAR5, KARAT5, KİKLA5, KARAR5, KATAR5, KATİL5, KALAK5, RAKİT5, RAKİK5, TARAK5, TARLA5, TARİK5, TALİK5, TALAK5, TAKLA5

ATARİ

[isim]

  • Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü

AKAİT (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāʾid)

[isim]

[din bilgisi]

  • Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
  • Bu kuralları toplayan kitap

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

İKRAR (Kelime Kökeni: Arapça iḳrār)

[isim]

[eskimiş]

  • Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
  • Bildirme
  • Benimseme, onama, kabul, tasdik

    Sükût ikrardan gelir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikrar etmek
  • ikrar vermek

KİKLA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

KATİL (Kelime Kökeni: Arapça ḳātil)

[isim]

  • İnsan öldüren kimse, cani

    Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi - Enis Behiç Koryürek

[sıfat]

  • Öldürücü, ölüme neden olan

    Katil kurşun.

Birleşik Kelimeler: kanlı katil, kiralık katil

[isim]

  • Öldürme

Birleşik Kelimeler: katletmek, katliam

KALAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Burun, burun ucu
  • Gelin tacı
  • Tezek yığını

RAKİT (Kelime Kökeni: Arapça rākid)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Durgun (su)

RAKİK (Kelime Kökeni: Arapça raḳīḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • İnce, narin

    Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu. - Orhan Seyfi Orhon

[mecaz]

  • Merhametli, yufka yürekli

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası

TARİK (Kelime Kökeni: Arapça ṭarīḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Yol

TALİK (Kelime Kökeni: Arapça taʿlīḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Asma, yukarı kaldırma
  • Bir işin yapılmasını herhangi bir şarta bağlı tutma
  • Belli bir zamana bırakma, erteleme
  • Arap alfabesinde geliştirilen, yatık olarak yazılan yazı türlerinden biri

[sıfat]

  • Bu tür yazı ile yazılmış

    ... sonra üç de eski talik levha. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • talik etmek