FABRİKACI ile Oluşan Kelimeler (FABRİKACI Kelime Türetme)

FABRİKACI harflerinden oluşan 111 kelime bulunuyor. FABRİKACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Fabrikacı kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

FABRİKACI21

7 Harfli Kelimeler

FABRİKA15, KİBARCA12

6 Harfli Kelimeler

AFRİKA12, BİRACI12, FARİKA12, ARICAK10, ACIRAK10, KİRACI10, KARACI10

5 Harfli Kelimeler

FACİA14, BAFRA13, FARBA13, FIKRA12, FIRKA12, ABACI11, AFAKİ11, BARCI11, FİRAK11, FAKİR11, KAFİR11, BACAK10, İCBAR10, ARACI9, KIRCA9, BAKIR8, KIRBA8, ARABİ7, BARAK7, BARKA7
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

ARİF10, ARAF10, AFAK10, BACI10, FRAK10, FAİK10, FAKR10, FARK10, KAFA10, KAFİ10, BACA9, CABA9, ACAR7, BARI7, BAKI7, İRCA7, İCRA7, İCAR7, RACA7, RİCA7
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

FIR10, AFİ9, FAK9, FAR9, İFA9, RAF9, ACI7, CIK7, CAR6, ABA5, ABİ5, BİR5, BAR5, RAB5, ARI4, AKI4, IRA4, IRK4, KIR4, ARA3
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

AF8, FA8, AB4, IR3, AR2, AK2, 2, RA2

AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)

[isim]

  • 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.

[isim]

  • Utanma, utanç duyma

    Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ar damarı çatlamış
  • ar dünyası değil kâr dünyası
  • ar etmek
  • arına dokunmak
  • ar namus tertemiz
  • ar ve hayâ perdesi yırtılmak
  • ar yılı değil, kâr yılı

Birleşik Kelimeler: ar belası

[kimya]

  • Argon elementinin simgesi

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

Kİ (Kelime Kökeni: Farsça ki)

[bağlaç]

  • Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz
  • Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz

    Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz?

  • `Öyle, o kadar, o denli` vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz
  • İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz

    Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var.

  • İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz

    Ama o bir şey yapmamıştı ki onun hiç kabahati yoktu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Yakınma, kınama vb. duyguları anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz

    O beni sevmez ki! Sana güvenilmez ki!

  • Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz

    Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? Acaba ceza verirler mi ki?

  • Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi

Birleşik Kelimeler: hâlbuki, vakta ki, kaldı ki

RA

[kimya]

  • Radyum elementinin simgesi

ARA

[isim]

  • İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
  • İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
  • Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi

    Son zamanlarda aralarının iyi olmadığının farkındayım. - Elif Şafak

  • İç

    Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler. - Necati Cumalı

[sinema]

[tiyatro]

  • Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt

[spor]

  • Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları

[spor]

  • Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arada çıkarmak
  • arada kalmak
  • arada kaynamak
  • aradan çekilmek
  • aradan çıkarmak
  • aradan çıkmak
  • aradan kaldırmak
  • aradan sıyrılmak
  • araları limoni olmak
  • aralarına kara kedi girmek
  • aralarında dağlar kadar fark olmak
  • aralarındaki buzları eritmek
  • aralarından kara kedi geçmek
  • aralarından su sızmamak
  • araları şekerrenk (veya serin) olmak
  • arası (veya araları) açılmak (veya açık olmak veya bozulmak)
  • arası geçmeden
  • arası hoş (veya iyi) olmamak
  • arası hoş (veya iyi) olmamak
  • arasına (veya aralarına) karışmak
  • arasını (veya aralarını) açmak (veya bozmak)
  • arasını (veya aralarını) bulmak
  • arası olmamak
  • arası soğumak
  • ara vermeden
  • ara vermek
  • araya (veya aralarına) soğukluk girmek
  • araya almak
  • araya girmek
  • araya gitmek
  • araya kaynayıp gitmek
  • araya koymak
  • araya vermek
  • arayı açmak
  • arayı soğutmak
  • arayı yapmak

Birleşik Kelimeler: ara bağlantı, ara başlık, ara bono, arabozan, ara bozucu, ara bulma, ara bulucu, ara cümle, ara deniz, ara eleman, ara kapı, ara kararı, ara kazanç, ara kesit, ara konakçı, ara mal, ara nağme, ara pası, ara seçim, ara sıcak, ara sınav, ara sıra, ara sokak, ara söz, ara tümce, ara yerde, ara yön, arayüz, arada bir, açık ara, bir ara, o ara, uzak ara, beşibirarada, bu arada, apış arası, çatı arası, devletler arası, devre arası, gezegenler arası, gözeler arası, hafta arası, hücreler arası, kentler arası, kıtalar arası, kişiler arası, kulüpler arası, mahalle arası, memleketler arası, milletlerarası, okullar arası, öğle arası, satır arası, şehirler arası, tavan arası, toplumlar arası, uluslararası, ülkeler arası, üniversiteler arası, metinler arasılık

IR

[kimya]

  • İridyum elementinin simgesi

[isim]

  • 343 yır

ARI

[sıfat]

  • Temiz
  • Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf(II), halis, öz(II)
  • Günahsız

Birleşik Kelimeler: arı duru, arı kil, arı sili, eteği arı

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arı bal alacak çiçeği bilir
  • arı bey olan kovana üşer
  • arı gibi
  • arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
  • arı gibi sokmak
  • arı kızdıranı sokar
  • arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek
  • arı söğüdü, akıllı öğüdü sever

Birleşik Kelimeler: arı beyi, arı biti, arı dalağı, Arıkovanı, arı kovanı, arı kuşu, arı sütü, ana arı, ağaç arısı, bal arısı, eşek arısı, yaban arısı, yaprak arısı

AKI

[isim]

[fizik]

  • Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı

IRA

[isim]

  • Karakter

IRK (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳ)

[isim]

  • Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu

    Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır. - Salâh Birsel

  • Soy

    Esasta dağlı ırktan cahil bir kızcağızdı. - Refik Halit Karay

[biyoloji]

  • Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm

Birleşik Kelimeler: ırk ayrımı, ırk bilimi, ırk birliği, alt ırk, beyaz ırk, sarı ırk, siyah ırk

KIR

[isim]

  • Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk

    Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Kır sakal. Kır at.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı

[isim]

  • Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır

    Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı

AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)

[isim]

[eskimiş]

  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava

ABA

[isim]

[halk ağzında]

  • Abla
  • Anne

[isim]

  • Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
  • Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

[eskimiş]

  • Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
  • Kepenek (I)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aba altında er yatar
  • aba altından sopa (veya değnek) göstermek
  • aba gibi
  • abanın kadri yağmurda bilinir
  • aba vakti yaba, yaba vakti aba
  • abayı sermek
  • abayı yakmak

Birleşik Kelimeler: aba güreşi

ABİ

[isim]

  • 343 ağabey

BİR

[isim]

  • Sayıların ilki
  • Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı

[sıfat]

  • Aynı, benzer

    Beni daim şen gören safdiller öyle sansın / Ne bilsinler ki onlar bence birdir elem, haz - Enis Behiç Koryürek

[sıfat]

  • Beraber

    Hep biriz, ayrılmayız.

[sıfat]

  • Bu sayı kadar olan

    Bir kalem.

[sıfat]

  • Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı)

    Aydınlık bir odada, iki duvarın kesiştiği köşede zayıf, yaşlı bir adam yatıyordu. - Ayla Kutlu

[sıfat]

  • Tek

    Allah tektir ve birdir, amenna! - Ahmet Kabaklı

[sıfat]

  • Eş, aynı, bir boyda

    Bu kalemlerin ikisi birdir, hangisini isterseniz alınız.

[sıfat]

  • Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek

    Bizim kesemiz birdir.

[sıfat]

  • Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer

[zarf]

  • Bir kez

    Bir ona, bir sana, bir de bana baktı.

[zarf]

  • Sadece

    Her şey bitti, bir bu kaldı.

[zarf]

  • Ancak, yalnız

    Bunu bir sen yapabilirsin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... bir hâl almak (hâle girmek)
  • bir ... bir (veya bir de)
  • bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım
  • bir adama kırk gün ne dersen o olur
  • bir ağaçta gül de biter diken de
  • bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır
  • bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz
  • bir arpa boyu (gitmek veya yol almak)
  • bir aşağı bir yukarı
  • bir atımlık barutu olmak (veya kalmak)
  • bir ayağı çukurda olmak
  • bir ayak üstünde bin yalan söylemek
  • bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
  • bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez
  • bir baltaya sap olamamak
  • bir bardak suda fırtına koparmak
  • bir başa bir göz yeter
  • bir başka (olmak)
  • bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca)
  • bir ben, bir de Allah bilir
  • bir biçimine getirmek
  • bir boka yaramamak
  • bir bu eksikti
  • bir çatı altında (olmak veya bulunmak)
  • bir çekirdek geri kalmamak
  • bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz
  • bir çöplükte iki horoz ötmez
  • bir çuval inciri berbat etmek
  • bir dalda durmamak
  • bir de
  • bir dediği bir dediğini tutmamak
  • bir dediği iki olmamak
  • bir dediğini iki etmemek
  • bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış
  • bir deri bir kemik (kalmak)
  • bir dikili ağacı olmamak
  • bir dikiş kaldı
  • bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)
  • bir don bir gömlek
  • bir dostluk kaldı!
  • bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
  • bir dudağı yerde bir dudağı gökte
  • bir düşüncedir (veya düşünce) almak
  • bire ... vermek
  • bire beş katmak
  • bire bin katmak
  • bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
  • bir elini bırakıp ötekini öpmek
  • bir elinin verdiğini öbür elin görmesin
  • bir elin nesi var, iki elin sesi var
  • bir elin sesi çıkmaz
  • bir eli yağda bir eli balda (olmak)
  • bir elle verdiğini öbür elle almak
  • bir elmanın yarısı o, yarısı bu
  • bir fende kazık kakmak (veya çakmak)
  • bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır
  • bir fit bin büyü yerine geçer
  • bir gömlek aşağı
  • bir gömlek fazla eskitmiş olmak
  • bir görüş bir kör biliş
  • bir göz ağlarken öbür göz gülmez
  • bir göz gülmek
  • bir günden bir güne
  • bir günlük beylik beyliktir
  • bir hâl olmak
  • bir hizaya gelmek
  • biri bilmeyen bini hiç bilmez
  • bir içim su (gibi olmak)
  • bir iğne bir iplik olmak
  • bir ilke imza atmak
  • bir inat, bir murat
  • bir işaretine bakmak
  • bir işi başından kesmek
  • bir iş olmak
  • bir iştir oldu
  • bir kafada olmak
  • bir kapıya çıkmak
  • bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece
  • bir kaşık suda boğmak
  • bir kazanda kaynamak
  • bir kenara atılmak
  • bir kenarda durmak
  • bir kıza dünür düşmek
  • bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır
  • bir kolayını aramak
  • bir kolayını bulmak
  • bir kol çengi
  • bir koltuğa iki karpuz sığmaz
  • bir korkak bir orduyu bozar
  • bir koyundan iki post çıkarmak
  • bir Köroğlu, bir Ayvaz
  • bir köşeye atılmak
  • bir köşeye atmak
  • bir köşeye çekilmek
  • bir köşeye koymak
  • bir köşeye oturmak
  • bir köşeye sinmek
  • bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur)
  • bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
  • bir kurşun atımı
  • bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
  • bir mum al da derdine yan
  • bir noktaya kadar
  • bir o kadar
  • bir olmak
  • bir olmak
  • bir o yana, bir bu yana
  • bir papel (veya pul) etmemek
  • bir pula satmak
  • bir selam bin hatır yapar
  • bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
  • bir sıkımlık canı olmak
  • bir söylemek pir söylemek
  • bir söyle on dinle
  • bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek
  • bir sürçen atın başı kesilmez
  • bir şey (veya şeyler) olmak
  • bir şey anlamamak
  • bir şeye benzememek
  • bir şeyler, bir şeyler
  • bir şey sanmak
  • bir şey söylemek
  • bir şey yapmak
  • bir tanem
  • bir tarafa bırakmak (veya koymak)
  • bir tarakta bezi olmamak
  • bir taşla iki kuş vurmak
  • bir tat, bin feryat
  • bir tek
  • bir tek atmak
  • bir tepe yıkılır, bir dere dolar
  • bir torba kemik
  • bir tuhaflığı olmak
  • bir tutmak (veya görmek)
  • bir varmış bir yokmuş
  • bir yakadan baş çıkarmak
  • bir yastığa baş koymak
  • bir yastıkta kocamak
  • bir yaşına daha girmek
  • bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
  • bir yere kadar
  • bir yiyip bin şükretmek
  • bir yol tutturmak
  • bir yolunu bulmak

Birleşik Kelimeler: bir ağızdan, bir alay, bir âlem, bir an, bir anlamda, bir anlık, bir ara, bir aralık, bir araba, bir arada, bir atımlık, bir avuç, bir ayak evvel, bir ayak önce, biraz, bir bakıma, bir başına, bir başkası, bir bir, bir boy, bir çenekliler, bir çenetli, bir çırpıda, bir çift, bir çuval dolusu, bir daha, bir damla, bir defa, bir defacık, bir derece, bir diğeri, bir dikişte, bir dirhem, bir dizi, bir dolu, bir düzine, bir düziye, bir evcikli, bir gıdım, bir gözeli, bir gün evvel, bir gün önce, bir güzel, bir hamlede, bir hayli, bir hoş, bir hücreli, bir iki, birkaç, bir kalem, bir karar, bir karış, bir kere, bir koşu, bir küme, bir lahza, bir lokma, bir milyonluk, bir müddet, bir nebze, bir nefes, bir nevi, bir nice, bir numara, bir ölçüde, bir örnek, bir paralık, bir parça, bir parmak, bir sıra, bir solukta, bir süre, bir sürü, bir tabur, bir tahtada, birtakım, bir tane, bir temiz, bir terimli, bir tomar, bir tuhaf, bir tutam, bir türlü, bir vakitler, bir yana, bir yanda, bir yandan, bir yığın, bir yol, bir yudum, bir zahmet, bir zaman, birdenbire, birdirbir, birebir, bire bir, bire bir eşleme, ağzı bir, arada bir, ayda yılda bir, beş bir, binbir, binde bir, bire bir, daha bir, dört bir, elde bir, ellibir, hangi bir, hep bir ağızdan, her bir, herhangi bir, hiçbir, iki bir, ikide bir, kapı bir komşu, kırkyılda bir, nisan bir, nisan bir şakası, onbiraylık, şöyle bir, üç bir, yirmibir, ikide birde, başka biri, hiçbiri