Et ile Başlayan Kelimeler

ET ile başlayan 121 kelime bulunuyor. Başında ET olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Et kelimesinin anlamı nedir? Et ile biten kelimeler. İçinde et olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

ETKİSİZLEŞTİRME23

14 Harfli Kelimeler

ETKİNLEŞTİRMEK18

13 Harfli Kelimeler

ETKİSİZLEŞMEK21, ETKİLEYİCİLİK18, ETERLEŞTİRMEK17, ETKİNLEŞTİRME17

12 Harfli Kelimeler

ETKİSİZLEŞME20, ETERLEŞTİRME16, ETİKETLENMEK13, ETİKETLETMEK13

11 Harfli Kelimeler

ETTİRGENLİK15, ETKİNLEŞMEK15, ETKİLEŞİMLİ15, ETENESİZLER15, ETİKETÇİLİK14, ETİKETLETME12, ETİKETLENME12, ETİKETLEMEK12, ETENELENMEK12

10 Harfli Kelimeler

ETNOGRAFYA23, ETİYOLOJİK23, ETİMOLOJİK22, ETNOGRAFİK21, ETİYOPYALI20, ETYEMEZLİK16, ETEKSERPEN15, ETKİLEYİCİ15, ETERLEŞMEK14, ETKİLEŞMEK14, ETKİNLEŞME14, ETKİSİZLİK14, ETKİNCİLİK13, ETENELENME11, ETİKETLEME11, ETKİLENMEK11, ETENELİLER10

9 Harfli Kelimeler

ETİYOLOJİ22, ETİMOLOJİ21, ETNOLOJİK20, ETRAFLICA19, ETİMESGUT16, ETEKLEYİŞ14, ETKİLEŞİM13, ETKİLEŞME13, ETOBURLAR13, ETERLEŞME13, ETİKETSİZ13, ETKİLENME10, ETKİLEMEK10, ETEKLEMEK10, ETERLEMEK10, ETKİLİLİK9, ETİKETLİK9

8 Harfli Kelimeler

ETOLOJİK19, ETNOGRAF19, ETNOLOJİ19, ETİMOLOG15, ETTİRGEN12, ETENESİZ12, ETÇİLLER11, ETİKETÇİ11, ETOKRASİ10, ETTİRMEK9, ETEKLEME9, ETERLEME9, ETKİLEME9, ETLENMEK9, ETİKETLİ8, ETKENLİK8, ETKİNLİK8

7 Harfli Kelimeler

ETOLOJİ18, ETRAFLI14, ETYEMEZ13, ETNOLOG13, ETKİSİZ11, ETKİNCİ10, ETYARAN9, ETTİRME8, ETLENME8, ETKİMEK8, ETENELİ7, ETEKLİK7

6 Harfli Kelimeler

ETAJER15, ETOBUR10, ETİBBA10, ETRİYE8, ETKİME7, ETALON7, ETAMİN7, ETANOL7, ETKİLİ6, ETİLEN6, ETİKET6

5 Harfli Kelimeler

ETFAL11, ETRAF11, ETSİZ9, ETÇİK8, ETÇİL8, ETMEK6, ETMEN6, ETSEL6, ETENE5, ETKEN5, ETKİN5, ETLİK5, ETNİK5

4 Harfli Kelimeler

ETÜV12, ETAP8, ETÇİ7, ETÜT6, ETOL5, ETME5, ETEN4, ETER4, ETİK4, ETİL4, ET4, ET4, ETEK4

3 Harfli Kelimeler

ETİ3

2 Harfli Kelimeler

ET2

ET

[isim]

  • İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka

    Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

  • Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
  • Ten

    Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

  • Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm

    Bu zeytinde et denecek bir şey yok.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • et bağlamak
  • ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
  • eti budu yerinde (veya etine dolgun)
  • eti kemiği
  • eti kemiğine yapışmak
  • etinden et koparmak (veya kesmek)
  • eti ne budu ne?
  • eti senin, kemiği benim
  • et kanlı gerek, yiğit canlı
  • et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
  • etle tırnak arasına girilmez
  • etle tırnak gibi
  • et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
  • etten duvar örmek
  • etten önce çömleğe düşmek
  • et tırnak olmak
  • et tırnaktan ayrılmaz
  • et tutmak

Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde

ETİ

[isim]

[tarih]

  • Hitit

ETEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Etene
  • Yemişlerin yenilen bölümü

ETER (Kelime Kökeni: Fransızca éther)

[isim]

[kimya]

  • Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
  • Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
  • Bir tür organik yağ çözücü

ETİK (Kelime Kökeni: Fransızca éthique)

[isim]

  • Töre bilimi
  • Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü
  • Etik bilimi

[sıfat]

  • Ahlaki, ahlakla ilgili

Birleşik Kelimeler: etik bilimi

ETİL (Kelime Kökeni: Fransızca éthyle)

[isim]

[kimya]

  • Organik birleşiklerin birleşimine giren karbon ve hidrojen atomları grubu

    Etil klorür.

Birleşik Kelimeler: etil alkol

ETKİ

[isim]

  • Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir

    Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu. - Ayla Kutlu

  • Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım

    Tokadın etkisi kötü oldu.

[mecaz]

  • Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim

    Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etki bırakmak
  • etki etmek
  • etkisini göstermek

Birleşik Kelimeler: bozucu etki, kılcal etki, yan etki

ETLİ

[sıfat]

  • İçinde et bulunan
  • Eti çok olan

    Etli koyun.

  • Dolgun, kalın

    Aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yenecek kısmı çok olan (meyve)

    Etli, lezzetli bir zeytin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etliye sütlüye karışmamak

Birleşik Kelimeler: etli bitki, etli butlu, etli canlı, etli ekmek, etli meyve, etli pide

ETEK

[isim]

  • Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik

    Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. - Reşat Nuri Güntekin

  • Giysinin belden aşağıda kalan bölümü
  • Giysinin alt kenarı

    Vedia'nın eteklerinden gözlerini ayırmayarak onu takip ediyordu. - Peyami Safa

  • Çadır, kanepe örtüsü gibi kumaştan olan şeylerin yere sarkan bölümü
  • Dağ, tepe, yığın vb. yamaçlı şeylerin alt bölümü

    Dağın eteklerine küme küme serpilen kerpiç evleri gördü. - Halit Ziya Uşaklıgil

  • Yağmur sularının, çatının bazı yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılan saç örtü

    Baca eteği. Boru eteği.

[argo]

  • Edep yeri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eteğe varmak
  • eteği ayağına dolaşmak
  • eteği kirlenmek
  • eteğindeki taşı dökmek
  • eteğinde namaz kılınmak
  • eteğinden ayrılmamak
  • eteğinden el çekmek
  • eteğine düşmek (veya sarılmak)
  • eteğine yapışmak (veya sığınmak)
  • eteğini başına atmak (veya sarmak)
  • eteğini çekmek
  • eteğini toplamak
  • eteğini tutmak
  • eteğiyle mum söndürmek
  • etek açmak
  • eteklerini indirmek
  • eteklerini toplamak
  • etekleri tutuşmak
  • etekleri uzamak
  • etekleri zil (veya ıslık veya çalpara) çalmak
  • etek öpmek
  • etek silkmek
  • etek takmak (veya giymek)

Birleşik Kelimeler: etek bağı, etek belde, etek bezi, etek dolusu, etek etek, etek kiri, etek pisliği, etekserpen, etek taşı, eteği arı, eteği belinde, eteği düşük, eteği temiz, eteğine eğri, eteğine pis, eksik etek, iç etek, maksi etek, midi etek, mini etek, uzun etek, üç etek, çatı eteği, dağ eteği, damak eteği, pencere eteği

ETENE

[isim]

[anatomi]

  • Döl eşi

[bitki bilimi]

  • Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm

ETKEN

[isim]

  • Etki eden şey, faktör

    Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur. - Metin And

[kimya]

  • Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir

[dil bilgisi]

  • Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı

    Kırmak, bilmek etken fiillerdir.

Birleşik Kelimeler: etken fiil, etken madde

ETKİN

[sıfat]

  • Hareketli, işleyen, çalışan, faal, aktif, dinamik

[felsefe]

  • Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı

[kimya]

  • Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom)

Birleşik Kelimeler: etkin okul, etkin öğretim, aşırı etkin, ışın etkin

ETLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Kış için etinden kıyma, kavurma, pastırma ve sucuk yapılan semiz hayvan
  • Buzdolabında et koymak için ayrılmış yer

ETNİK (Kelime Kökeni: Fransızca ethnique)

[sıfat]

[toplum bilimi]

  • Kavimle ilgili, budunsal, kavmî

ETOL (Kelime Kökeni: Fransızca étole)

[isim]

  • Genellikle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yün örgüden yapılmış omuz atkısı

    Omuzlarına beyaz bir etol almayı da ihmal etmedi. - Ayşe Kulin