ESTAĞFURULLAH Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ESTAĞFURULLAH harflerini içeren 5 harfli 81 kelime bulunuyor. 5 harfli ESTAĞFURULLAH kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FERAĞ18, HUSUF18, FAHUR16, SAFHA16, SAHAF16, TUHAF16, AHLAF15, AHFAT15, FAHTE15, FETHA15, FELAH15, FERAH15, HALFA15, HALEF15, HAFTA15, REFAH15, TUĞLU14, SUFLE13, TUĞLA13, TUĞRA13, ULUFE13, ESLAF12, FULAR12, FASET12, FATSA12, FESAT12, HULUS12, HUSUL12, SAFRA12, SAFER12, TURFA12, ETFAL11, ETRAF11, EFRAT11, HULUL11, HASUT11, RUHLU11, SAHUR11, TARAF11, TAFRA11, HALAS10, HASAR10, HASTA10, HASET10, HASAT10, LAHUT10, SALAH10, SAHTE10, SAHRE10, SAHRA10, AHRET9, AHLAT9, ALLAH9, HELAL9, HALET9, HALEL9, HALAT9, HARTA9, RAHLE9, RAHAT9, TAHRA9, RESUL7, SURET7, SURAT7, SULTA7, SUARE7, SALUR7, USARE7, ASTAR6, ATLAS6, ALTES6, LASTA6, RULET6, RASAT6, SALTA6, SALAT6, SARAT6, TASAR6, TALAS6, TERAS6, TARLA5

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası

ASTAR (Kelime Kökeni: Farsça āster)

[isim]

  • Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
  • Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat

    Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda - Behçet Necatigil

  • Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb

Ata Sözleri ve Deyimler

  • astar bol olmayınca yüze gelmez
  • astarı yüzünden pahalı olmak (veya pahalıya gelmek)
  • astar sürmek (veya vurmak veya çekmek)

Birleşik Kelimeler: astar boyası, astar kaplama, aslı astarı

ATLAS (Kelime Kökeni: Arapça aṭlas)

[isim]

  • Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten

Birleşik Kelimeler: atlas çiçeği, atlas kemiği

[isim]

[coğrafya]

  • Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi
  • Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap

    Anatomi atlası. Dil atlası.

    Atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. - İhsan Oktay Anar

Birleşik Kelimeler: dil atlası, gök atlası

ALTES (Kelime Kökeni: Fransızca altesse)

[isim]

  • Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı
  • Bu unvanı taşıyan kimse

LASTA (Kelime Kökeni: Fransızca lasta)

[isim]

[matematik]

  • Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kilograma yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi

RULET (Kelime Kökeni: Fransızca roulette)

[isim]

  • Bir bilyenin, dönmekte bulunan derin tepside yazılı numaralarından ve siyah ile kırmızı renklerden birinin üzerinde durmasıyla kazananı belirten kumar aracı ve bununla oynanan kumar

    Oyuncakçı dükkânından satın alınmış, çocuk işi teneke bir makine ile dün gece cumhur cemaat rulet oynamıştık. - Refik Halit Karay

  • Pastacı, terzi vb.nin kullandığı dişli, küçük demir çark

Birleşik Kelimeler: Rus ruleti

RASAT (Kelime Kökeni: Arapça raṣad)

[isim]

[gök bilimi]

  • Gözlem

    Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: rasathane

SALTA (Kelime Kökeni: İtalyanca salto)

[isim]

  • Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salta durmak

[isim]

[denizcilik]

  • Gergin duran bir halatı biraz koyuverme işi

[isim]

[eskimiş]

  • Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket

    Saltasını omzuna attı. Dışarıya çıktı. - Ömer Seyfettin

SALAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣalāt)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namaz
  • Hz. Muhammed'in adı anıldığında saygı göstermek için okunan dua

Birleşik Kelimeler: salatüselam

SARAT

[isim]

[halk ağzında]

  • Büyük delikli kalbur

TASAR

[isim]

  • Bir iş, bir düşünce sırasını, düzeyini gösteren resim, yazı, plan

Birleşik Kelimeler: tasar çizim, ön tasar

TALAS

[isim]

  • Kayseri iline bağlı ilçelerden biri

TERAS (Kelime Kökeni: Fransızca terrasse)

[isim]

  • Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça

    Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı. - Çetin Altan

  • Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş

[coğrafya]

  • Seki

RESUL (Kelime Kökeni: Arapça resūl)

[isim]

[din bilgisi]

  • Kendisine kitap indirilmiş peygamber

[eskimiş]

  • Haberci

SURET (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)

[isim]

  • Görünüş, biçim

    İnsan suretinde bir ağaç.

  • Yazı veya resim kopyası, nüsha

    Bunun bir suretini almalı.

  • Biçim, yol, tarz

    Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm olmuşlardır. - Asaf Halet Çelebi

  • İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü

[halk ağzında]

  • Resim, fotoğraf

[eskimiş]

  • Yüz, çehre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • suret almak (veya çıkarmak)
  • sureti haktan görünmek
  • suretine girmek