[isim]

[eskimiş]

[müzik]

• Ezgi, makam, nağme

[mecaz]

• Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz

  Bu teraneleri çok işittik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Kölelik, tutsaklık, esirlik

  Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeye başladım. - Ahmet Midhat

• Boyunduruk

  İlim ve teknik bugün insanı tabiatın esaretinden kurtaran çeşitli vasıtalar icat etmiştir. - Mehmet Kaplan

[mecaz]

• Hâkimiyet altında bulunma

Ata Sözleri ve Deyimler

• esarette kalmak

[isim]

[kimya]

• Birçok organik maddeyi eritmekte kullanılan uçucu, kolayca alev alır, eter kokusunda bir sıvı

[isim]

[fizik]

• Elektrik akımının şiddetini azaltıp çoğaltmaya yarayan araç, dimmer

[zarf]

• Görünüşe göre, görünüşte

• Yalandan

[isim]

[müzik]

• Kanuna benzeyen, tokmaklarla çalınan bir tür telli çalgı

  Saz takımında cızgara denilen ensiz, dikdörtgen bir kemanla santur da yer alır. - Salâh Birsel

[isim]

• Bazı ülkelerde yaş ve eğitimlerine göre seçilmiş parlamento üyelerinden oluşan meclis

• Üniversite yasasına göre seçilen ve rektör başkanlığında toplanan yüksek karar organı

• Senatörlerin toplandıkları yer

[tarih]

• Eski Roma'da özellikle soylulardan oluşan yöneticiler meclisi

[isim]

• Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş

  İtalya'da büyük bir şirketin acentesiyim ben. - Reşat Enis

• Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse

• Banka şubesi

• Vapur ortaklığı

[ticaret]

• Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse

[isim]

• Erzincan iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• 343 merkez

[isim]

[hayvan bilimi]

• Pars

  Adamın son panterini ben vurdum, neslini ben tükettim. - Refik Halit Karay

[zarf]

[eskimiş]

• Bağlı olarak, tutturulmuş biçimde

  Oradan da bir mahzen kapağı açtılar, bir sopaya rapten beni içerisine indirdiler, üzerime de demir kapıyı kapadılar. - Refik Halit Karay

[isim]

• Pelinle kokulandırılmış sert bir içki

[isim]

• Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri

  Onun çalıp söylediği bir operet parçasını tekrarlıyordum. - Refik Halit Karay

• Bu eseri oynayan oyunculardan oluşan kuruluş

  Bizim, operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var. - Haldun Taner

[isim]

• Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, başı, işvereni

  Bizim gazetecilerin çoğu patronu hesabına suç yüklenir. - Burhan Felek

[mecaz]

• Bir kuruluşta, bir iş yerinde makam bakımından yetkili kimse

[mecaz]

• Sözü geçen paralı kimse

[isim]

• Kumaşın biçilmesine yarayan, bir giysi örneğindeki parçaların biçimine göre kesilmiş kâğıt, kalıp

Ata Sözleri ve Deyimler

• patron çıkarmak