[isim]

[hayvan bilimi]

• Kertenkelelerden, uzun vücutlu, sivri kuyruklu, çevik, böcekçil, küçük sürüngen hayvan (Lacertus)

  Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı. - Peyami Safa

[nesnesiz]

• Daha sonraki bir zamana bırakılmak

  Gezi ertelendi.

[isim]

• Erkeklenmek işi

[nesnesiz]

• Etkiye uğramak, müteessir olmak

  Bu duygusal atmosferden etkileniyorum. - Ahmet Ümit

[sıfat]

• Kereste yapılmaya elverişli (ağaç)

[isim]

• Kertiklemek işi

[-i]

• Kenetle tutturmak veya kenetle birbirine bağlamak

[mecaz]

• Birbirine geçirerek bağlamak

  Ellerini dizine kenetleyerek başını önüne eğdi, kaldı. - Peyami Safa

[mecaz]

• Sıkıca birbirinin üzerine kapamak

  Baygınlığım sırasında bütün sözleri işitir, doktorun nabzımı tuttuğunu bilir ama dudaklarımı kenetler, ısırır, köpükler saçardım. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Tekerlenmek işi

[-i]

• Yuvarlamak, döndürmek

[-i]

[argo]

• Enseleme işini yaptırmak

[isim]

• Eksiklenmek durumu

  Hakkı'nın eksiklenmesini alçak gönüllülüğüne, sessizliğini kibarlığına verdiler. - Attila İlhan

[isim]

• İsteklenmek işi

[isim]

• Keseklenmek işi

[nesnesiz]

• Keseleme işi yapılmak

• Kendini keselemek

[-e]

[-i]

• Keseleme işini yaptırmak