ESNEKLEŞMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ESNEKLEŞMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli ESNEKLEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EŞLEME10, EŞELEK9, ŞEKLEN9, ESLEME8, ESNEME8, KESMEK8, MESLEK8, MESKEN8, MESELE8, SEKMEN8, SEKMEK8, SEKLEM8, EKLEME7, ENEMEK7, ELEMEK7, ELENME7, KESENE7, KELEME7, KEKEME7, MELEKE7, SEKENE7, EKENEK6

EKENEK

[isim]

  • Mezra

    Ekeneği, çayırları, alışverişi olan adamdır. - Memduh Şevket Esendal

EKLEME

[isim]

  • Eklemek işi

[sıfat]

  • Eklenmiş

Birleşik Kelimeler: ekleme dişi

ENEMEK

[-i]

  • İğdiş etmek

ELEMEK

[-i]

  • Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek

    Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü

  • Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek
  • İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak

[mecaz]

  • Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak

[spor]

  • Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek

ELENME

[isim]

  • Elenmek işi

[spor]

  • Yenilen oyuncu veya takımın yarışmalardan çıkması

KESENE

[isim]

[halk ağzında]

  • Sözleşme, yazılı anlaşma
  • Götürü veya toptan satış

    Şimdi bu, kesene işlerine girişiyor, mekteplere ekmek veriyor. Trabzonlu bir ortakla bir eskici koltukçu dükkânı işletiyor. - Memduh Şevket Esendal

KELEME

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Sürülmeden bırakılmış (tarla)
  • Bakımsız bırakılmış (bağ veya bahçe)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keleme olmak

KEKEME

[sıfat]

  • Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç

    Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan. - Memduh Şevket Esendal

MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)

[isim]

  • Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık

    Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek

[ruh bilimi]

[felsefe]

  • Yeti
  • Yelken makarası

SEKENE (Kelime Kökeni: Arapça sekene)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir yerde oturanlar, sakinler

ESLEME

[isim]

  • Eslemek işi

ESNEME

[isim]

  • Esnemek işi

    Mahmur, esnemelerle dolu bir sesle tanıdık adları sıraladı. - Attila İlhan

KESMEK

[-i]

  • Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak

    İpi kesmek.

  • Dibinden ayırmak

    Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.

  • Düzgün parçalara ayırmak

    Eti kesmek. Patatesi kesmek.

  • Kesici bir araçla yaralamak

    Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim? - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

  • Ucunu almak

    Saç kesmek. Tırnak kesmek.

[nesnesiz]

  • Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak

    Koyun kesmek. Tavuk kesmek.

  • Son vermek, gidermek

    Bu ilaç baş ağrısını keser.

  • Ara vermek

    Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek

    Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.

  • Akımı durdurmak

    Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş. - Sait Faik Abasıyanık

  • Belirtmek, kararlaştırmak

    Gününü daha kesmedik.

[nesnesiz]

[-den]

  • Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek

    Ücretinden beş lira kesmişler.

  • Para basmak
  • Azaltmak, güçleştirmek

    Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.

  • İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
  • Geçişi önlemek

    Yolu kesmek.

[nesnesiz]

  • Susmak

    Kes artık yeter!

  • Hasta organı ameliyatla almak
  • Bölmek, ayırmak

    Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.

  • Yazıyı, filmi kısaltmak

[nesnesiz]

[argo]

  • Uydurmak, yalan söylemek
  • Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak

    Rüzgâr yüzümü kesiyor.

[mecaz]

  • Birini yermek, kötülemek

    Hiç değil beni kesmeden edemez o. - Orhan Kemal

[mecaz]

  • Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak

[mecaz]

  • Vahşice öldürmek

[spor]

  • Oyuncuyu takım kadrosuna almamak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kesip atmak
  • kesip biçmek
  • kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur
  • kestiği tırnak olamamak

Birleşik Kelimeler: kesyap, kesyapıştır, ateşkes

MESLEK (Kelime Kökeni: Arapça meslek)

[isim]

  • Belli bir eğitim ile kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş

    Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ünsiyeti de kopmuştu. - Osman Aysu

  • Uğraş

[felsefe]

  • Öğreti

[felsefe]

  • Dizge

[eskimiş]

  • Çığır, okul, ekol

    Edebî meslekler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesleğinin eri (veya erbabı) olmak
  • meslek edinmek

Birleşik Kelimeler: meslek içi eğitim, meslek yaşamı, serbest meslek

MESKEN (Kelime Kökeni: Arapça mesken)

[isim]

  • Konut(I)

    Bu acayip meskeninde yaz kış kalın kepeneğe sarılmış otururdu. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesken tutmak