[isim]

• Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan

[mecaz]

• Siyasi çekişmelerin geçtiği yer

[isim]

[eskimiş]

• Övme

[sıfat]

[eskimiş]

• Özenilmiş, özenli bir biçimde yapılmış

  En mutena çiçek muhakkak ki menekşedir. - Refik Halit Karay

• Seçkin, önemli

  Bir dakika evvelki mutena alayın hayalini heyecanlı ve muzaffer gözlerle takip ediyorlardı. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Mızrap

[isim]

• El kol hareketleri ile birlikte yapılan bir tür hızlı dans

[isim]

[mineraloji]

• Nar çiçeği renginde bir süs taşı

• Alüminyum silikat ile kalsiyum, magnezyum, demir, manganez vb. madenlerden birinin birleşmesinden oluşmuş çeşitli renkteki mineral

[sıfat]

• İyi nitelikte olmayan, kötü

  Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir. - Burhan Felek

• Üzücü

  Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki... - Halide Edip Adıvar

• İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse)

  Fena bir öğrenci.

• Hoşa gitmeyen, rahatsız edici

  Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım. - Refik Halit Karay

• Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan

  Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum. - Peyami Safa

[zarf]

• Çok

  Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

• fena değil (veya sayılmaz)
• fena etmek
• fena gözle bakmak
• fena olmak
• fenasına gitmek
• fenaya çekmek
• fena yapmak
• fenaya sarmak

[isim]

[eskimiş]

• Ölümlülük

Ata Sözleri ve Deyimler

• fena bulmak

[isim]

[anatomi]

• Toplardamar

[ünlem]

[eskimiş]

[din bilgisi]

• `Tanrı'mız!` anlamında kullanılan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

• Rabbena hakkı için

[isim]

[hayvan bilimi]

• Tatlı sularda yaşayan, kamçı biçimindeki uzantısı ile hareket eden mekik biçimindeki bir hücreli

[isim]

• Övme, ululama

[isim]

[eskimiş]

• Tanrı'ya olan şükran duygularını bildirme