[-i]

• Elle dokunmak

  Görüyorsunuz, ben hiçbirini ellemiyor, hiçbirini açmıyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[-i]

• Tel geçirmek, tel takmak

• Tel ile süslemek

• Tencere, çaydanlık vb.ni tel ile ovarak temizlemek

Ata Sözleri ve Deyimler

• telleyip pullamak

[-i]

• Telgraf çekmek

[-i]

• Nikel ile kaplamak

[nesnesiz]

• Öğrenip akılda tutmak

  Sözümü dinleyiniz, dediklerimi belleyiniz! - Necip Fazıl Kısakürek

• Öğrenmek

  Ben yüzme belleyemem mi? - Orhan Kemal

• Sanmak

  Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin. - Haldun Taner

[-i]

• Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak

[-i]

• Körükle, yelpaze ile veya başka bir araçla rüzgâr yapmak

[-i]

• Göze rimel sürmek

  Gözlerini rimelledi. - Yusuf Ziya Ortaç

[-i]

• İki parçayı eğreti olarak seyrek dikişle elde dikmek, ilintilemek, ilgilemek

[-i]

• Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek

  Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir. - Adalet Ağaoğlu

[spor]

• Güreşte hasmı çaprazda sürerken düşürmek için ayağına basmak veya topuğuna ayak takmak

[-i]

• Varlıklar veya olaylar arasındaki benzerlik bağıntılarını bir düşüncede toplamak, tamim etmek, belirlemek karşıtı

[-i]

• Parsellere ayırmak

  Geniş arazisini parselleyip sattı. - Tarık Buğra

• Çeşitli kişiler belirli bir toprağı aralarında paylaşmak

[mecaz]

• Çeşitli kuruluş veya iş yerlerinde mevki ve makamlara sahip çıkmak, paylaşmak

[-i]

• Futbolda topu karşı takımın kalecinin üzerinden aşırtmak

[-i]

• Çepel duruma getirmek

• Karıştırıp bozmak

[-i]

• Çengelini takmak

  Duvara çengelliyordu pencerenin panjurlarını. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

• Çengel atış yapmak

[-i]

• Güncel duruma getirmek

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Eski canlılığını yitirmek

• Afallamak, şaşırmak

• Dönen, hareket eden bir cisim, durmadan önce hızını yitirmek